Hakan Kulaçoğlu

Hakan Kulaçoğlu

10 Mart 2012 | Cumartesi

Tuz kokar mı Demir Başkan?

Süper Ligimizin en lezzetli haftalık değerlendirmelerine şikeciliğin cezalandırılmaması nedeniyle bir süre ara veren Tanıl Bora üstadın editörü olduğu, çok değerli edebiyatçımız Barış Bıçakçı'nın yeni romanının adı 'Sinek Isırıklarının Müellifi'. Barış kardeş diyor ki; "Bu ülkede zamanla ilerleme yaşanmaz, sadece geride bırakma olabilir." İşte kamuoyuna onca şike ve teşvik hadiselerini "Bunlar da ne ki, ufak sinek ısırıkları" şeklinde sunmaya çalışan o güruh da futbolumuzun ilerlemesini istemiyor, sadece bu kaosu geride bırakıp hiçbir şey olmamış gibi yola devam etmek istiyor. Oysa bilmiyorlar ki geride kalacak olan futbolumuzun itibarıdır.
Sürekli toplantı adını verdikleri gizli pazarlıklar yapıp yeni numaralar geliştirmeye çalışıyorlar. Ne olur şu sorunu bir çözelim, asgari müşterekte buluşalım, diye birlik mesajları veriyorlar. Ah muhteremler! Siz buluşsanız buluşsanız asgari müşterekte buluşursunuz zaten. Çünkü etik anlayışınız asgari. Oysa biz azami müşterekte buluşabilecek mert adamlar arıyoruz futbolumuzun arınması için.

MUHALİF BAŞKANLAR
Öyle bir sürece girdi ki Türk futbolu, başkanlık festivali yaşanıyor orta yerde. Geçen sezonki hakem odası basan başkan ve kulübe gelen parayı kişisel hesabına aktarmakla suçlanan başkandan sonra, bu kez şike ve teşvik suçundan tutuklu başkanlar, şikeciliğe "Hepimiz biriz" açıklamasıyla yaklaşmayı uygun gören parasever başkan, bırakıp kaçtıktan sonra görev ihmalini itiraf eden başkan, federasyon başkanı olurken taraftarının "Kurtulduk!" diye bayram ettiği başkan, federasyon genel kurulunda başka bir kulüp başkanını darpla suçlanan başkan, kendini teşvikle suçlayan başkanla hoşsohbet başkan ve 58 için bir değişsin bir değişmesin diyen nice başkan... Zaman geçiyor işte; peki ilerliyor muyuz?
Şimdi de bir başka başkan çıktı meydana. Tahkim Kurulu Başkanı:
Engin Tuzcuoğlu. Kendisine başarılar dileriz. Gelecekte yapacaklarını takiben sitayişle anmak isteriz.
Onu ilk kez A Haber'de Artı Futbol programımıza konuk olduğunda gördüm. Beyefendi bir insandı, belirgin bir sakinliği vardı; tıpkı sürecin başlarındaki Emin Özkurt'taki çalışılmış sükûnet gibi. İddianamenin açıklandığı günün ertesindeki pazar gecesiydi. Dedi ki "Süper Lig bundan sonra böyle oynanamaz, Trabzonspor da Lille maçına çıkmaz, UEFA tarafından men edilir."
Ben de kendisine dedim ki "Lig tamamlanır, Trabzonspor da yoluna kendisi sahada eleninceye kadar devam eder, zira UEFA'ya göre Türkiye şampiyonudur."
Sonra ne oldu gördünüz, ben de bir iki programda bunu hatırlattım, haklı çıkmamın nedenini ise şöyle açıkladım: "Ben sadece eldeki verilere bakarak samimiyetle, fesatlık veya manipülasyon yapmaya çalışmadan söylüyorum ve doğru çıkıyor." Sürecin başında beri hep böyle oldu, çünkü samimiyetle hep temiz futbolu savundum.

FANTEZİYE BAKINIZ
Engin bey başkan olunca sanal ortamda hem spor hukuku alanındaki yakın mesai arkadaşları hem de şike hakkında yazdıkları dikkat çekmiş haliyle. Şikeden yargılanan bir kurumun avukatı ve şike davasında uzun süre tutuklu kalan bir asbaşkan ve bazılarının süreci etkileme adına açıklamalar yaptığını düşündüğü bir hoca ile adı enstitü olan bir derneğin yöneticisi (Ara not 1. Şikeden yargılanan bir başka kulübün başkanı KB ve TFF başkanı oluyor da, diyorsunuz değil mi? Ara not 2. Büyük bir cesaretle ilk raporu yazabilen Etik Kurulu üyelerini görevsizlikle itham eden sarı gazete Tahkim Kurulu'nu dile getirmez tabii ki). Tuzcuoğlu twitter hesabında da öyle şeyler yazmış diyorlar ki,TV yorumcularının deyişiyle, zaten o yazdıkları nedeniyle bazı odaklar tarafından "Hah işte tam aradığımız Tahkim Kurulu başkanı" denerek o göreve getirilmiş. Tuzcuoğlu'na göre UEFA'nın Şampiyonlar Ligi kararları yanlışmış, şike sahaya yansımamışmış, şike demek için emniyet ve savcılık belgeleri değil hakem ve gözlemci raporları esas alınmalıymış...
Bakın siz sayın başkanın futbolun pratiğinden anlama durumuna! Bu ligde belli güçlerin aleyhinde haklı düdükleri bile çalmaktan korkanlarla, kenardan 'üstüne para alarak' film izleyenler raporlarına "Bu maçta şike var" ya da "Bu maçta teşvik var" yazacakmış. Ne fantezi ama!
Aydınlar yönetiminde yer alan, 'Santra' programından takım arkadaşım Cüneyt Tanman'ın taze açıklamalarına bakalım 'Şike nereye yansımış?' sorusuna net bir yanıt bulabilmek için: "Biz UEFA'yı sıfır tolerans prensibiyle tanıyoruz.
Bu dönemde 'Tamam istediğinizi yapın' derse, ellerimi kaldırır teslim olurum! Futbol konusunda artık konuşmamıza gerek kalmaz.
UEFA'nın blöfü söz konusu değil.
Yazıları federasyonda duruyor. 'Önlem alın, almazsanız biz alırız' demeye getiriyor." Sezon başında niye ceza verilmediğini ise şöyle açıklıyor: "Tüm takımlar transferlerini yapmış. Kredilerini almış. Bütçelerini hazırlamış. Ne Digitürk kalırdı ne de sponsorlar. 58. madde çok adil değildi. Bu maddeyi uygulayıp bir anda fişi çekemezdik."
Şimdi... 58.madde adil değildi, puan silinmeli demek başka, şike olmadı ya da sahaya yansımadı, demek başka. Aydınlar'ın kararının Fenerbahçe'den puan silerek Trabzonspor'a kupasını teslim etmek olduğunu biliyorduk, ki bunu sarı gazete bile yazmak zorunda kalmıştı.
Aykut Kocaman'ın "Radara biz yakalanmışız" sözü de uydurma değildi herhalde.

EMİR FIFA'DAN
Fotomaç Genel Yayın Yönetmeni Zeki Uzundurukan da dünkü yazısında "Eğer oyunu kuralına göre oynamazsanız, cezalandırılırsınız; ben değil FIFA söylüyor" demiş net olarak. Ve devam etmiş "UEFA, Fenerbahçe'nin yerine Trabzonspor'u Şampiyonlar Ligi'nde oynattı. Yani UEFA'ya göre, Trabzonspor geçen sezonun Lig Şampiyonu.
Aydınlar Federasyonu, Trabzon'a şampiyonluk kupasını vermeden gitti... Şimdi tüm gözler yeni TFF Başkanı Demirören'de.
O, geçen sezonki şampiyonluk mücadelesini yakından takip etti. Saha içini, saha dışını hepimizden daha iyi biliyor. Şampiyonluk kupasını da hak edene verecek... İlk Etik Kurulu raporu, kupanın kime verilmesi gerektiğine ışık tutuyor. 401 sayfalık iddianameyi okursanız, kupanın kimin hakkı olduğunu da anlarsınız zaten... Kupa, kim 'temizse' onun olsun. Kupa, kim 'alınteri' ile maçlarını kazanmışsa onun olsun...
UEFA da bu düşüncede ve bekliyor.
Daha ne kadar bekler bilinmez.
Kararlar verilmezse, bir gün kapımıza dayanır ve o almaya cesaret edemediğimiz kararları UEFA alır..."
Durum net olarak ortada muhteremler.
Ulaş Özdemir kardeşimizin esprisi ile "Şike mi ne şikesi?
Kedidir o kedi!" FIFA'nın yiyeceği numara değil. Bakın Sayın Demirören ya siz de peşin peşin Aydınlar gibi bırakıp kaçın ya da UEFA ve FIFA'nın dediği gibi Etik Kurulu raporunun gereğini uygulayın.
Yalandan ceza verip sonra bunu Erman Toroğlu'nun"Hakkında yorum yapmam" deyip sadece "Vay, vay, vay" çektiği yeni Tahkim Kurulu başkanınıza bozdurmayın. Tertemiz kulüplere de uyduruk cezalar icat etmeye kalkmayın.
Tüm yazdıklarımızın meali şu: "Demir'i kesecek tek emir FIFA'nınkidir. Başka emirlere itibar etmeyiniz." Şimdi koltuğunuzu 'dik' pozisyona getiriniz ve sadece işinizi yapınız. Haa, bir de Cafer Özdemir kardeşimizin şu samimi sorusuna cevap veriniz: "Tuzcuoğlu ile birlikte Türk Futbolu'nda tuz da kokacak mı?"

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

GÜNÜN DİĞER YAZARLARI

SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor