Beraberliğe oynadılar
İki takımın da "anların" peşine düşmesi sürpriz olmadı. Mourinho kendi sahasında kalmak yerine ön baskıyla rakibinin oyun boyunu uzattı. Akıl pasları yerini uzun toplara bıraktı. Szymanski ve Fred orta sahayı kapatarak rakibi merkezden uzaklaştırdı. Sonuçta ilk yarıda tek şutta kalan, pas koridorları tıkanan Galatasaray karşısında, ustalarının "doğru kararlarını" bekleyen Fenerbahçe vardı. İhtiraslı tribünlerin tutkusuna karşılık veremeyen Galatasaray vardı sahada. Buna karşılık sağdan ve soldan yüksek toplar ile santrforlarını devreye sokmak istedi Fenerbahçe. Hücum planında ceza sahasına pas ile girmenin olmadığını da anladık böylece.
Okan Buruk'un Mertens yerine Lemina tercihi ile "mücadele" taktiği yaptı. "Yenilmemesi" gerektiğinin farkında olarak, topu aldı ama pozisyonlarından vazgeçti. Fenerbahçe'nin iki hücum aklı vardı; Fred ve Tadic... Dzeko ise kriz olan her bölgede pasa kendisini gösterdi. Kostic anahtar oyuncu oldu. Hem defansta, hem de hücum geçişlerinde aranan isimdi. Etkili de oynadı. Böylesine bıçak sırtı maçta iki kalecinin de güven veren performansı da vardı. Muslera iki, İrfan Can ise bir net hamlenin sahibi oldu. İki tarafın da esas istediğini aldığı, iki cesaretsiz hocanın yönettiği maçta Sloven hakem Vincic'in yönetimi de bu yöndeydi. Kurt hakem takım tavırlarının farkında, kritik pozisyonlardaki faul kararları maçın dengede kalmasını da sağladı. Belli ki tembihlenmiş, her pozisyonu "acaba beni aldatıyorlar mı?" gözüyle seyretti. Ters kararları vardı ama çok tartışma olmadan maçı bitirdi. 13 hafta kaldı, heyecan devam ediyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.