Jesus ustalığı
Sadece sistemini "beşli"ye döndürmemişti Jesus, son maçtan yedi farklı oyuncuyla Viyana'da sahadaydı. Birden bire takımın genetiği, topla oyna, pas yap, atak organize et, pozisyon bul formatından çıktı. İki de altı numara (İsmail – Crespo) bu gruba eklenince, yedi mücadeleci ile "önce kaybetme" maçını izlemeye başladık. Fikir vermesi açısından bu düzen maçı boğar, rakibi bloke eder. Orta sahanızda top sizdeyken akıl üreten olmadığında sürekli olarak topun peşinden koşarsınız. Ancak ilk maçın kritik havasında, Kadıköy'e avantajlı skor arıyorsanız, başınızı ağrıtmayacak "doğru oyun" kararıdır aynı zamanda. Öne çıkan oyun değil, tabela olunca, Jesus gibi bir tecrübe "Bana ne?" demekten çekinmez.
Gözler ilk defa forma giyen Alioski'nin de üstündeydi. Net hücum bekini, kilitlenen bir oyunda nasıl analiz edeceğiz bilemiyorum. Ancak gol öncesindeki atak onun hızlı kararı ile başladı. İlk kez üçlü oynayan takımda arkadaşlarıyla, ilk kez beraber olma gibi de bir dezavantajı vardı. Görünen o ki; aynı King gibi bir aya daha ihtiyacı var. Avusturya Wien çok 24 yaş ortalamasında, genç bir takım. Enerjikler ve sahada ısrarcılar. Aslında Serdar Dursun olmasa, Fenerbahçe de 25 civarında. Ciddiyeti bırakmadılar ve bilek güreşinde birbirlerine de oyun kurdurmadılar. Buna rağmen usta işi ilk golün ardından Serdar Dursun'un kendi golünün peşine düşmesi, sadece kaleye bakması, başka pozisyonların da önüne geçti.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.