Uzatın elinizi!
- Gürcan Bilgiç Yazıları
- 26 Eylül 2018, 23:43:09, Güncelleme: 26 Eylül 2018, 23:44:55
Ali Koç müthiş bir taraftar fırtınası ile başkan oldu. Tek transfer yapmadığı halde 30 bin Fenerbahçe taraftarı kombine kuyruğuna girdi, koltuklarına geri döndü. Bu rüzgar, seçim öncesi toplantılarda yaşanan atmosferin eşliğinde teknik direktör değişikliği getirdi. Ali Koç, seçim öncesindeki bu beklentiye, "Ben de taraftarım" cevabını verdi. "Bu kadro ile ligi ikinci bitirmek büyük başarıdır" dediği Aykut Kocaman'dan vazgeçerek, Cocu'da karar kıldı. Cocu da bir ay takımla birlikte olduktan sonra, "Bu takım nasıl ikinci olmuş" hayretinde cümle kurdu. Şimdi aynı taraftarlar, Ersun Yanal'ın adını haykırıyor. Tıpkı, İsmail Kartal'ın aynı dönemlerinde seslendirdiği gibi. Ve bu isteklerini öyle hırslı yazıyorçiziyor veya seslendiriyorlar ki; Ali Koç'a, "Biz istedik sen geldin. İstemedik, Aykut Hoca'yı gönderdin. Biz istiyoruz; şimdi Cocu'yu değiştireceksin" zorlamasına varacak kadar… Ali Koç için zor bir durum. "Ben de taraftarım" dedikten sonra, şimdi; "Biraz sabredin, yapmayın" demek zorunda kaldı. Koltuğun diğer tarafının daha farklı olduğunu anlattı. Şöyle bir nokta koyalım; Fenerbahçe taraftarı oyundan ve sonuçlardan memnun değil ve bunu belli ediyor. Takımın kimin yönetiminde başarılı olacağı çok umurunda değil, aslında "Bu işi bir an önce düzeltin" demeye getiriyor. Yönetim veya Cocu bu uyum sürecinde beklentileri doğru yönetemiyor. Basamak olarak hedeflerini açıklasalar ve seyredenlerde "oluyor" fikrini yaratsalar, işler daha kolaylaşacak. Ve sevgili taraftarlar; Hasan Ali'nin sözleşmesi uzatıldığında ortalığı yakıp-kavurdunuz. Ne yönetim sizi dinledi, ne de teknik adam. Şimdi aynı Hasan Ali'yi alkışlıyorsunuz. Her şeyi siz bilmiyorsunuz, her şeye de hakim değilsiniz. Dünya değişiyor, siz de değişin artık. Biraz da, uzatın elinizi, tutsunlar
Manifesto
Çarşı Grubu, Kadıköy derbisinin ardından bir açıklama yaptı. Manifesto gibi. "Su içtik, tuvalette ellerimizi yıkadık, yüksek sesle müzik eziyeti yapılmadı, stada adam gibi girdik-çıktık" dediler. Bunu Kadıköy'e özel olarak söylediklerini sanmıyorum. Deplasman tribününe giden tüm taraftarların sesi olmuşlar sanki. Çektikleri eziyeti anlatmışlar. İçmeye su bulamayan bir taraftarın maç sırasında veya sonunda medeni olmasını nasıl beklersiniz? Ev sahipleri kırılan tuvaletleri veya yağmalanan büfeleri önümüze getirebilirler. Semih Özsoy'un dediği gibi camın iki tarafı da silinmeli ki, manzara güzel görünsün. Kadıköy'de bir yerden başlandı. Hamle sırası diğer kulüplerde ve taraftarlarda
Adalet!
Gökhan Gönül, lehine verilen taç atışında kararın yanlış olduğunu hakeme bildirdi. Hakem, "Benim dediğimi yapın" dedi. Gökhan topu, Babel'e kullanarak atağı başlattı. Vicdanındaki adaleti, aklıyla uygulamadı. İngiltere'de, Fowler lehine verilen penaltı kararını doğru bulmadı, hakeme söyledi. "Hayır" cevabı alınca, vuruşu auta kullandı, sarı kart gördü. Adaleti aradı, buldu ve bedelini de ödedi. Gökhan'ı kesinlikle kötü niyetli bulmuyorum. Hiç bu konuya girmeyebilirdi bile. Kimse de ağzını açmazdı. Sadece, söylem; eyleme geçerse anlam kazanır. Fark budur.