Tabela yorumları
- Gürcan Bilgiç Yazıları
- 10 Nisan 2018, 23:00:55, Güncelleme: 11 Nisan 2018, 02:26:44
Şöyle ki; Fenerbahçe, Osmanlı'yı 2-0 yendi. Maç sonrası yorumlarda yerden yere vuruluyor takım ve teknik adam. Keyif vermemesinden başlanıp, etkisizliğin ve pozisyonsuzluğun altı çiziliyor. Valbuena'yla birleşen tekrarlanan görüşler de var.
Özet şu; "Tamam kazandı ama bu oyunla olmaz"...
İkisi de aynı oyun Bir gün sonra Ankara'da Galatasaray, Gençlerbirliği'ne yenildi. Osmanlı ile Gençler aynı oyunu oynadılar, dibine kadar kapanıp, alan vermemek istediler. Kontradan da golü hedefliyordu. Fenerbahçe golü attı, rakibi açtı, Galatasaray atamadı ama sonuna kadar da uğraştı. Sağdan- soldan veya karşıdan sürekli denedi.
114 pas yapabilmiş rakip, yani sadece koşmuşlar. Gol için aldığı riskleri arttırdı Fatih Terim, bunu da değerlendirdi Gençlerbirliği.
Oynaklık yapıyorlar Galatasaray'ın deplasmanda kaybettiği puanlarla başlayan "tekrarlanan" yorumlar, "keşke golü erken yeseydi" gibi abuk görüşler veya oyuna katkı yapmayan oyuncu değişiklikleri vardı fikirlerde. Ama özet şu;
"Tamam, çok baskılı oynadı ama kazanamazsan neye yarar"...
Örnekler taze olduğu için yazdım, yoksa tabelaya göre bu yorumlar hep var. Enteresan tarafı, aynı yorumcuların bu oynaklığı göstermesi. Kötü oynadın, kazandın; olmaz... İyi oynadın, kaybettin; neye yarar. İkisi bir arada olduğunda zaten bunu söyleyene gerek yok, herkesin fikri cebinde.
Rakip de var!
elelim F.Bahçe'ye... Kimse beğenmiyor takımı, iki ön liberoya veya yedekteki Valbuena'ya bakıp, "defansif oynuyor" gibi dahice fikirleri olanlar da var. Ama puan cetveline bakıyorsunuz, en çok gol atan ikinci takım. Sezon bittiğinde birinci olması da muhtemel. Fakat defans oynuyor!
Bu basitlikte olmayın sizler... Fenerbahçe hücum oyunu oynuyor. Duran toplar önemli silahı. Korner kazanmak için bile topu rakip kaleye getirmeniz gerekir. Neden şutlar, kurtarışlar veya az farkla autlar görmüyoruz diyorsanız; bu sistem ile ilgili değil; oyuncu kalitesi bu kadarına yetebiliyor.
Fenerbahçe plana sadık Ve her şeyden önemlisi, Osmanlı- spor veya Gençlerbirliği'nin durdurmaya yönelik kurgusu gibi, bir de karşınızda rakip var. En az sizin kadar çalışan, uğraşan, planlar yapan veya tuzaklar kuran...
Fenerbahçe oyun disipline sadık kaldı, golü erken buldu ve üç puanı almayı başardı. Galatasaray ise Gomis üstüne kurduğu hücum planını işletemedi, Eren ve Donk ile yüksek oynamak istedi. Rakip buna izin vermedi.
Hatta böylesine katı defans yapmasına rağmen de, Galatasaray'dan daha çok pozisyona girdi.
Valbuena-Rapaic
Mustafa Denizli, Rapaic'i ilk onbir oynatmazdı. Taraftarın görmek için sabırsızlandığı yıldızını, hamle oyuncusu olarak kullanırdı. Bu durumu, "İşler iyi gitmediğinde rakibi korkutacak, takıma ve seyirciye de mesaj verecek bir oyuncu gerekir" diye açıkladı.
Varsa eğer oynamalı
Aykut Kocaman ile Valbuena ilişkisi de, ister istemez bu duruma geldi. Yıldızının fizik kalitesi 90 dakikalık değil. Oyun stili nedeniyle de problemler yaşıyor, pozisyonlar veriyordu. Süreç aynı sonucu getirdi önümüze... Valbuena iyi bir hamle oyuncusu haline geldi ve işler iyi gitmediğinde çare opsiyonu oldu. Benim fikrimi sorarsanız; Valbuena varsa, oynar derim.