Yok öyle yağma
- Gürcan Bilgiç Yazıları
- 06 Şubat 2018, 22:18:56
Aykut Kocaman'ı Fenerbahçe'nin başına getiren neden, kulübün başka çıkış şansı olmamasıydı. Para yok, transfer yasak, sattığın kadar alabiliyorsun, ya serbest oyuncu bulacaksın ya da kiralık.
Kalite olarak geride kalmış bir takımı ancak Aykut Kocaman gibi bir sistem ve prensip hocası ayağa kaldırabilirdi.
O da işe koyuldu.
Şimdi hızlıca düşünelim... Santrforunuz dördüncü hafta geldi. Yeni oyuncular ve hocanın bir uyum dönemi geçirmesi gerekiyordu. Bir plan yaptınız, iyi değildiniz ama bu kez de çok önemli bireysel hatalar ile goller yediniz, puanlar kaybettiniz. Buna rağmen "Devam" diyorsun, 6'da 5 yaparak da devreyi üçüncü bitiriyorsun.
İlk onbirin yarısı yok
Periyot hamlesi yapman şart, ama sana tek transfer yapılmıyor. Neden?
Çünkü yeni oyuncuya bütçe ayırırsan, elindekilere ödeme yapamayacaksın.
Transfer yapman yasak, Ozan Tufan'ı da gözden çıkarmak zorunda kalıyorsun.
Kaldığı anda takımın disiplin dengesi de, otorite çizgisi de bozulacak.
Açığı altyapıdan kapatmaya çalışıyorsun.
Üç oyuncunu yukarı çekiyorsun, tam önüne bakacaksın; en iyi oyuncun Guliano sakatlanıyor. Bu da yetmiyor, peşinden üç stoperin de sakatlanıyor.
Birden bire ilk onbirinin yarısı değişiyor.
Defansı toparlamak için, orta sahanı da değiştirmek durumundasın.
Hasan Ali'ye indirgemek
Yine çalışıyor, bu eksikleri en aza indirmek için sistem ve plan değiştiriyorsun.
Belki de bu sezon oynadığın en iyi maçta (Trabzon) berabere kalıyorsun.
Rakibe çok net iki kırmızı verilmemiş ama herkes "Hasan Ali ön libero oynar mı?" diye konuşuyor.
İşte; Aykut Kocaman'ın "Yok artık öyle yağma" dediği nokta burasıdır.
"Yoklar"dan bir şeyler "var" etmeye çalışırken, iyi niyetle futbol deyimleri ile planını organize ederken, en önemli oyuncunla (Valbuena) takım gerçekleri çizgisinde ters düşerken, hakemler gelecek senin yakana yapışacak ama diğerlerine "geç" diyecek.
Çatır çatır oynuyor!
Aziz Yıldırım başkanlığında "hakemi de yenecek" takımlar yapıldı. Ama bu kez batma noktasına gelen bir kulübün, son seçeneğinin kullanıldığı dönemdeyiz. O yüzden, "Sen ne hatalar yaptın, şimdi hakemden mi şikayet ediyorsun. Önce kendine bak" yorumları doğrudur ama geçersizdir.
İki sezondur F.Bahçe ve G.Saray yarışta yoktu, hakemlerin hataları da genelde Beşiktaş lehine oluyordu. Sahada bir şey olmayınca, hakeme de laf edemezsin. Bu kez öyle değil. İyi veya kötü oynuyor ama çatır çatır mücadele eden bir Fenerbahçe var. Lig'de rakipler yenilenmiş, güçlenmiş. Bu ortamda hakem yorumları eski "şaşma noktası"nda kalırsa, birisi de ortaya çıkar; "Yok öyle yağma" der.
Protesto hakkı
Geçen hafta da yazdım; şeklini onaylamasınız bile taraftarın beğenme hakkı vardır.
Bunu "istifa" diyerek de yapabilir, "ıslık" çalarak da. Sahaya bir şey atmıyorsa, şiddet kullanmıyorsa problem de olamaz.
Kendisine karşı olan her tezahüratı "düşmanlık" olarak gören, kendi belirlediği tezahüratları yapmadıkları için okul açık tribününe bir sezon seyirci almayan, kombineleri iptal eden yönetim tarzının, Mahmut Uslu'nun "yetiştirme taraftar" üslubuna gelmesi kadar normal bir şey olamaz.
Parayı veren taraftar
F.Bahçe'yi kongre üyelerinin seçtikleri yönetir ama kulübün sahibi taraftardır.
"Ben o kadar para verdim" sözleriyle futbolcudan hesap soranlar, bilet alıp maça gelip, gördüklerini beğenmeyenlere laf etmemeli.
Ha bir de "iliştirilmiş" bazı taraftar grupları vardır. Ama onların Fenerbahçe ile alakası yoktur, çünkü onların "sahipleri" vardır.