İyi, daha iyi!
- Gürcan Bilgiç Yazıları
- 27 Eylül 2017, 00:53:53
Fenerbahçe çok sert bir viraj döndü. Beşiktaş'ı yenmeleri gerekiyordu. Daha ligin altıncı haftasında böylesine bir mecburiyeti yaşamaları da enteresan ama maalesef bizdeki iklim böyle.
Alanyaspor maçı öncesinde de belirttim; takımdan umutlu olduğu söyledim. Çünkü sahadaki oyuncuların mücadele isteğini görüyor, kötü oynasalar bile takıma ve taktiğe karşı sorumlu davranmalarını, gelecek haftalar için olumlu buldum.
Santrforunun ilk golünü beşinci haftada attığı bir takımdan bahsediyoruz öncelikle. Zamana ihtiyacı olan ve gelişen bir ekip vardı önümüzde.
Daha takım haline gelemeden en önemli ihtiyaçları olan "kişisel performansların" tam tersine çalıştığı bir takım hem de. Neredeyse kalecisiz oynuyorlar. Bu sıkıntı halen de devam ediyor.
Bu görüntü Beşiktaş'ı Kadıköy'e favori getirdi. Kaybedeceklerini akıllarına bile getirmiyorlardı. Haksız da değillerdi. Ama derbilerin nabzı hızlı atar. Bazen motivasyon, yeteneğin de önüne geçer.
Maçtan iki gün önce birkaç kişi ile konuştum. Ruh halinin çok keskin bir "kazanacağız" mesajına dönüştüğünü fark etmek çok zor olmadı.
Yılların muhabirliğinde böyle süreçleri çok yaşadığımızdan, bir anda maçın teknik tartısı da tartışılır olmaktan çıktı.
Fenerbahçe öne geçip, topu rakibine verip, oyunu kontrol etmeye başladı. Ancak bakıyorsunuz, koşu mesafesi, sprint sayısı, öne hamle sayısında eşitlik var. Beşiktaş baskıyı kurmuş ama oyunu lehine çevirememiş.
Bu, galibiyetin ikinci sebebi.
Bir Fenerbahçe profesyoneli Kadıköy'deki derbi üstünlüğünü açıklarken, "Çünkü bizim taraftarımız büyük maç oynamayı biliyor. Rakibi, hakemi baskı altına alıp, kendi oyuncularını motive edebiliyor" dedi. Sadece bu maçın değil, öncekilerin de "ekstra" nedeni de bu.
Palabıyık tekere çomak soktu
Ali Palabıyık'a saldıran çok.
Ama genç hakem tekere çomak soktu; geçen sezonlarda vurup-kırıp cezalandırılmayan Quaresma'ya sınırlarını bildirdi.
Kendinden tecrübeli, belki de tembihlilerin yapamadığını yaptı.
"Video hakem olsaydı?" deniyor.
Keşke olsaydı. Pepe de oyundan atılır, o zaman maçın nasıl şekilleneceğini hep birlikte görürdük.
Beşiktaş'ın "haklı" itiraz ettiği pozisyonlar o zaman olur muydu? Ya da daha farklı bir Fenerbahçe galibiyetini mi konuşur olurduk? Bilemeyeceğiz elbette.
Lehte yapılan hataları unutup, ötekiler üstüne "bahane" edebiyatı kuracağız. Zaten sonucu veya oyunu hep hakem üstünden konuştuğumuz için, bugüne kadar "dirhem" yol kat edemedik.
Plan; 9. hafta derbisi
Janssen önemli bir hediye oldu Fenerbahçe için.
Kendini takıma adamasının yanı sıra, oyuncu özellikleri ile de "ilaç" gibi geldi. Valbuena'nın üstüne binen sorumluluğu paylaştı.
Bu ateşleme ile başta Souza olmak üzere, derbi özelinde devleşen bir de İsla vardı.
Milli maç arasından sonra Giuliano ve Mehmet Ekici'nin de daha formda ve etkili bir şekilde takıma döneceğini hesaplamalıyız.
Ozan Tufan'daki başkalaşma, ıslıklandığı tribünler tarafından alkışlanan haline gelmesi de bir Aykut Kocaman eseri.
Yani; "Plan nedir?" diye sorarsanız, 9. haftada Türk Telekom Stadı'nda oynanacak Galatasaray derbisi olduğunu söylemek hata olmaz.