İki hoca, iki yorum
- Gürcan Bilgiç Yazıları
- 10 Mayıs 2017, 23:02:22, Güncelleme: 11 Mayıs 2017, 09:49:55
Kendi sahasında 16 puan kaybetti Fenerbahçe. Üstteki rakibi Beşiktaş'a olan iki puanı çıkartırsanız, 14 kayıp puan ile aradaki sekiz puana şöyle kaşları kaldırıp bakmanız gerekir.
Yazık ki; Aziz Yıldırım bu taraftarsızlığı hiç üstüne alınmıyor. "Hayat şartları" diyor. Gerçeğinde, tribüncü Fenerbahçe taraftarının kerdisine olan inançsızlığı ve tepkisi var.
Çünkü kombine alanlar da gelmiyor maçlara.
Eğer işin ekonomisinden olsa bu ilgisizlik, Aziz Yıldırım'ın bilet fiyatlarında indirim yapması, bütün sorunları çözerdi.
Halbuki, kendileri; basketbol kombinelerine fahiş fiyat belirleyip, tepkiler büyüyünce indirime gitmek zorunda kaldı.
Seyircisiyle coşan–büyüyen bir takım olarak Fenerbahçe, ne yaparsa yapsın geçici çözüm üretecek.
Aziz Yıldırım, Advocaat'ın belirttiği gibi şampiyonluğun ve başarının en önemli dinamiği taraftardan takımı yine mahrum edecek gibi.
Doğrusu bir an önce genel kurul kararı olarak, kulübün önünü açmasıydı.
"Gitmem" dedi ama bu kez de 6222 ile yüzleşmek zorunda.
Kulübü temsil edemez
Aziz Yıldırım'ın, rakip kulüp başkanını tokatlamasına "müessir fiil" diyorlar.
Yani yaralamaya teşebbüs. Ceza davasında bir yıl hapis ile başlıyor cezası, 6222'de ise bir yıl spor müsabakalarından men ve yöneticilikle ilgili temsil yetkilerini kullananamasından.
Yani; sadece kendisine oy verenler için başkan olacak. Bütün diğer platformlarda ise yetkisiz; yetkili.
110 yıllık kulübün tarihinde olmayan bir hareket yaptı. "Adı konulamaz" denilen kulüp büyüklüğünün altında kaldı sanki. Ne yazık ki, bunları kendisine yakıştırıp, "yine yaparım" da dedi.
Şikayetleri, kızgınlıkları haklı olabilir. Ama birisini eşinin – çocuklarının yanında tokatlayacak kadar ileri gitmişseniz, kanuna da ihtiyaç yok, zaten başkanlık gömleği sizin üstünüzden çıkmıştır.
Tudor'un isyanı
Kasımpaşa yenilgisinin sonrasında, "Buradaki sorun teknik adam değil" dedi İgor Tudor. Mancini'den başlayıp, kendisine kadar olan tüm teknik adamların isimlerini sayarak, futbolculara dikkati çekti.
Tudor, kendisinden öncekilerin bilip de, belirtmediği bu tespiti yaparak gemileri de yaktı aslında. Ünal Aysal döneminde ipler oyunculara verilmişti, diğerleri de geri almadığı gibi, istedikleri gibi çekip, oynamalarına göz yummak zorunda kaldı. Çünkü para yoktu, yenisini alamazlardı, taraftar tepelerindeydi, mevcutlara biat ettiler.
Belki taraftarlar da bazı şeyleri anlamış, kahraman gördüklerinin aslında mevcut durumun nedeni olduğunu fark etmişlerdir. Para için geldikleri bir kulübü ele geçirip, kendi tekerleklerini döndürmeye çalışan futbolcu tipi yeni değil. Bir çok kulüpte örnekleri daha önce yaşanmıştır.
Ama Tudor'un söyledikleri veya önerdikleri suya yazı yazmak gibi olacak.
Bu kadar transfer başarısızlığını bir anda yapan bir yönetim aklı ile doğru planlama olma ihtimali var mı? Geleli iki ay olmadan her şeyi gören ve anlatan Tudor ise, yıllardır orada oturanların yetersizliğine bakarsanız, olmadığını görürsünüz.