Dediğini yaptı

Son kongrede kaçan şampiyonlukla ilgili eleştirileri yanıtlarken, "50 milyon dolar harcasam şampiyon olurduk ama kulüp batardı" deyip, bir ay sonra 70 milyon euro harcayıp, kulübü batma noktasına getiren Aziz Yıldırım, dediğini yaptı.
Fenerbahçeliler bugünü, ne kadar kötü olduklarını tartışıyor ama bütün bunların daha geçen sezon olacağı o kadar belliydi ki, kulüp şu anda bankaların eline düşmüş, transfer yapamaz hale gelmiş durumda.
Advocaat takım kalitesinden şikayet ederken çok haklı. Öte taraftan kulübün en önemli aseti; Van Persie ortalarda yok. Bir taraftan yokluklar ile boğuşup, öte yandan en kariyerlinizden de yararlanamıyorsunuz.
Taraftarı ile büyük olan bir takımın tribünleri boş. En önemli maça bile gelmiyor Fenerbahçe seyircisi. Kimse takımına küsmez. Burada net bir protesto var aslında. Stada gelenler "istifa" diye bağırıyorlar, gelmeyenler sessizce "git" diyor.
Biatçılar ile karıştırdı
Ne zaman ki; "Şampiyonluk önemli değil" cümlesini kullandı Aziz Yıldırım, o anda bitti taraftarının gözünde. Çevresindeki biatçılar ile karıştırdı seyircisini.
Her dediğini hüküm sayanlardan değil Fenerbahçeliler. "Tam destek" derken şahısları değil, kulüplerini işaret ediyorlardı.
"Onlar mı yaptı, ben yaptım" komikliğinin arkasından, "şampiyonluk önemli değil" derseniz, kimseyi stada da, maça da getiremezsiniz.
Ne olacak peki?
Önümüzdeki seneler banka borçları nedeniyle yine transfer yapmak çok mümkün olmayacak. Bonservisi olmayan veya kiralık gelecek futbolcuların peşine düşecekler. Bu arada ellerindekileri de tutmaları gerekiyor; o da ayrı mesele.
Ama Fenerbahçe, taraftarı ile koşan bir kulüp. Yeni bir başkan ile bir sinerji yaratıp, yeni bir plan oluşturup, bu darboğazdan birbirlerine omuz vererek çıkmayı başarabilirler.
Yeni başkan en az üç yıl çile vadedecek ve Fenerbahçeliler de bunun için hazır olacaklar. Samimiyet olursa, tepki olmaz.
Yeni başkan; takımın başına bir sistem ve plan hocası getirecek, üç yılda nasıl küllerinden doğacaklarını hesaplayacaklar.
Bu yolu açmak Aziz Yıldırım'ın son görevi. Bir an önce genel kurul kararı alıp, camiayı rahatlatmalı.
Advocaat ve gerçekler
Basın toplantılarının en sert konuşanı aslında Advocaat.
Kötü sonuçlardan sonra en sert medya eleştirisinin bile üstüne çıkıyor söyledikleri. Bulunduğu konum ve kariyeri nedeniyle de ses getiriyor. En kısa yoldan açıklamak gerekirse, gerçekleri söylüyor ve bu hayal dünyasında gezenlerin canlarını acıtıyor.
Özetle; günah keçisi olmaya niyetli değil Hollandalı. "Bana bu takımı yönetim verdi ve bunların yaşanabileceğini biliyorlardı" demek istiyor. Başka; "Oyunculara ne olduğunu, neler olması gerektiği tek tek anlattım. Eğer başaramadılarsa, bu benim değil; onların hatası" demeye çalışıyor.
Lens'i de o getirdi
Yönetimin beş milyon bile verecek imkanı olmadığının, transfer yapamadıklarının altını çizip; "Bu kadroyla bu kadar, daha ne bekliyorsunuz" mesajını veriyor.
Düşündüğünüzde, takımın tek yıldızı Jeremain Lens; O'nu da kiralatan Dick Advocaat. Eğer Hollandalı teknik direktörün bu seçimi olmasaydı, bugün Fenerbahçe ne hallerde olurdu; anlayın.

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.