Lens ve Advocaat
- Gürcan Bilgiç Yazıları
- 06 Kasım 2016, 00:34:35
İki maçın da baş kahramanı Jeramian Lens oldu. Ancak ortak nokta, ikisinde de takım olarak birbirlerini desteklemeleri ve mücadeleden bir an bile vazgeçmemeleriydi.
Bu bir kriz noktası.
Oyuncular takım için önemli. Hele hele Pereira'nın enkaza çevirdiği, yönetimin borçlara teslim ettiği bir kadroda, kazanmanın ilk yolu bireysel performanstır.
10. haftaya gelinirken, liderin 11 puan gerisine düşmenin sebebi de performans iniş-çıkışları oldu. Lens sakatlandı takım durdu, Ozan sakatlandı plan da kalmadı.
Bu kez daha farklı olmayı denediler. İkisi Süper Lig'de üst düzey son üç maçlarında bir gol yediler ve belki toplamda da üç pozisyon verdiler.
Bunlar gelişimin işareti.
Advocaat takımın başına geçtiğinde, sezonun ilk yarısında inişli-çıkışlı bir grafik olacağını ön gördüm. Halen de fikrim değişmedi.
Ama ikinci yarı hazırlıkları ile birlikte Fenerbahçe'de çıkış beklediğimi de belirttim. Bu etapta üst taraf ile puan farkı ne kadar az olursa, Şampiyonlar Ligi'ne katılma şansı da o kadar çok olacak.
Yaşı sorun edildi, milli maç aralarında tatil yapması eleştirildi ama Advocaat'ın teknik adamlık genetiğinde geliştirmek var.
Yönettiği her takımda bunu yaşamış.
İlk altı ay oyuncuları tanımak ve istediklerini anlatmakla geçiyor, sonrasında çizgilerini yükseltiyorlar.
Elbette eleştirdiğimiz kararları veya seçimleri olacaktır.
Ancak şunu kabul etmek gerekir, Lens'i bir kenara koyduğunuz zaman Fenerbahçe 'sıradan' bir takım oluyor.
Eğer yetenekli oyuncu sayınız az ise mücadele etmek zorundasınız.
Şimdi bu kısma geçildi.
AKHİSAR DÖNÜM NOKTASI
Perşembenin yorgunluğu Akhisar maçında Fenerbahçe'ye handikap yaratacak mı? Kuşkusuz 'Evet'... Eğer kadro iyi dinlenmemişse, bunu çok net biçimde göreceğiz.
O zaman iyi futbolun değil, doğru oyun aklını gözleyeceğimiz bir maç var ortada. Manchester'a oynadıkları gibi topu rakibe verecekleri, fırsat kollayacakları bir maç yok ortada. Bu kez topa hakim olup, doğru koşturmaları gerecek.
Galatasaray'ın yenildiği haftada, Kadıköy'de ağırlayacakları ezeli rakip önüne kazanıp çıkmaları, ligin hikayesini de değiştirir. Fenerbahçe'nin bugünkü ortamda, Galatasaray'ı da yenerek lige devam etmesi, Caner ve Talisca'yı kaybeden Beşiktaş'ta baskı yaratacaktır.
Akhisar maçı Fenerbahçe için şampiyonluğun dönüm noktasıdır.
ABDULLAH AVCI BEY
Başakşehir Galatasaray'ı da yenince, sosyal medyada Riekerink Bey üstünden, "Abdullah Avcı Bey" vurgulamaları yapıldı. Milli Takımı çalıştırırken, Hamit Altıntop'un sözlerini hatırladım, "Hoca çok iyi kalpli. Bize belki de bağıran-çağıran gerekiyor" demişti.
Abdullah hoca, iyi insan olmasının ötesinde, iyi bir yönetici ve teknik adam olduğunu da göstermekle kalmadı, şimdi camiasız bir takımı şampiyonluğa oynatıyor. Beş şampiyon ile sınırlanmış bir daire içine, altıncısının kafasını sokması bizim için hep sürpriz oldu. Ama geçen sene Aykut Kocaman'ın, bu sene de Abdullah Avcı'nın bize anlattığı gerçek doğru planlama ve yapılanmanın, sonucu da beraberinde getireceği.
Sanıyorum Prandelli sonrasındaydı.
Abdullah Avcı, Galatasaray'ın altı aylık sözleşme teklifini kabul etmemişti.
Bir Türk teknik adam için rüya gibi olan fırsata "Hayır" dedi.
O gün Galatasaray "2.5 yıl" deseydi, düşünün bugün takımın ve oyunun nerelerde olacağını.
Maalesef aynı fırsat da Fenerbahçe için önce Aykut Kocaman'dan, sonra da Ersun Yanal'dan vazgeçildiğinde yaşandı.
Beşiktaş, Şenol Güneş ile doğru plana devam etti.
Göksel Gümüşdağ'ın desteği olmasa, Abdullah hoca da bu planları uygulayamazdı.
Vizyonu olan bir başkan ile bunu hedefleyen bir profesyonelin birlikte neler yapabileceğinin ispatıdır Başakşehir.
Yolları açık olsun…