Shakhtar dersleri
- Gürcan Bilgiç Yazıları
- 31 Temmuz 2015, 23:31:27
Sıralarsak; çift forvetten önce, çift orta sahanın maçı nasıl Shakhtar'a verdiğini fark etmeli.
Bu düzeni oturtmak zaman gerektiriyor.
Böylesine önemli bir maç öncesinde ezberlerin dışına çıkmak riskti ve rakip de cezayı kesti. Aynı durumu Ersun Yanal ile de yaşadı Fenerbahçe.
Tek ön libero ile oynamak istedi.
İki Casino Salzburg ve Galatasaray Süper Kupa maçları bittiğinde kalesinde gördüğü şut sayısı 70'ti. Yanal ısrarcı olmadı, çift ön liberoya geri dönüp takımını hazırladı ve kasım ayı ile birlikte tek ön liberoya dönüp; uçuşa geçti.
İkincisi; Josef De Sousa… Et mi, balık mı henüz anlayamadık.
Yeni ve maliyetli bir transfer olması, Pereira'nın özellikle istemesi, şu anda ona ilk on biri getiriyor.
Ama şartlar; "Meireles" i işaret ediyor. De Souza'nın henüz hazır olmadığı ortada.
Üçüncü faktör Nani idi. Gökhan Gönül desteği olmayınca, kaleden uzak oynamak zorunda kaldı. Rövanşta Şener'in rol alması, Fenerbahçe'nin ön bölgesini çift yönlü hale getirecektir.
Yani; Lucescu'nun daha dikkatli olması gerekecek.
Ali Yıldırım faktörü
Yeni hoca ve transferlerle birlikte yeni bir futbol şubesi sorumlusu da var; Ali Yıldırım. Hiç ortalıkta yok. Resmi de görülmüyor, ismi de. Sevmez zaten. Ama yılların getirdiği tecrübeyle, öyle bir düzen sağladı ki; futbolcu grubundan doğması beklenen arızaların hiçbiri olmadı.
Ne mi yaptı?
Samandıra'ya gitmedi ve kimsenin de gitmemesini sağladı öncelikle.
Oradaki patronu, kimin sözünün geçtiğini, oyuncular ne yaparsa oynayabileceklerini anladılar.
Sorumlu oldukları adres teknik adam olunca, Pereira bir anda ipleri eline aldı ve yönetmeye başladı. Bundan sonrası onun mahareti. Bu kadar büyük sıkıntılara rağmen ödemeler konusunda da hiç sıkıntı yaşattırmadı Ali Yıldırım. Futbolcular, kafalarından
"acaba" sorusunu çıkardılar.
Biraz da Pereira
Biraz Pereira raporu vereyim. Samandıra'da herkesin sevgisini kazanmayı başarmış. "Emek veren herkes önemlidir" demiş çevresine. Burnu havada gezen, çevresine emirler yağdıran bir model değil. Şaka ile yaklaşıyor, rica ediyor ve tüm ekibi moralli tutuyor. Samandıra'da sevgi problemi yok. Yani ayakları geri geri giden de yok.
Peki; bu alçakgönüllü tavırlar, milyon euro'luk servet sahipleri üstünde de etkili mi?
Genç hocanın en çok takdir gören tarafı düşündüğünü söylemesi... İyi, kötü fark etmiyor. Fikri neyse, ne yapılmasını istiyorsa söylüyor. Kimse de problem çözmek zorunda kalmıyor veya sorunu ne yaparsa çözeceğini biliyor. Bu önemli. Daha önce büyük takımlar ve hocalar görmüş bir futbolcu grubu, teknik adama saygı duymazsa, tedirgin olmazsa, çekinmezse; oynamaz, çalışmaz.
Peki bu sempatik adam sahaya çıkınca ne oluyor?
İşte burada bir canavar görüyorlar.
Asık suratlı, bağırıp çağıran ve uyaran birisi var. Son derece ciddi ve hırslı. Acımasız denilecek kadar katı. Tavizsiz yönetiyor antrenmanları.
Oyuncular kaçamak yapmayı akıllarına bile getiremiyorlar. "Sakatım" diyerek antrenmanlardan kaçıp tünellerine
giden kalmamış durumda.
Gözümüz Müftüoğlu'nda
Kuddusi Müftüoğlu hakemlerin başına geçti. Camiada sevilen bir isimdi. Sorunlara da çok hakim. Ve şimdi herkese karşı çok önemli bir sorumluluğu var. Takımlarımız önemli paralar harcadılar, önemli oyuncular transfer ettiler. Bakın bu oyuncuları getirmek için sadece para vermek yetmez. Fakat kurulan kadrolar dünyanın gözünü Süper Lig'e çevirtecek. Rekabeti sonuna kadar yaşıyor kulüpler.
Böylesine yatırımın yapıldığı bir kulvarda hakemlerin de yeterli ve bilgili olması gerekiyor. Müftüoğlu öncelikle karar standardını sağlamalı.
Bir hafta önce faul verilmeyen, kart gösterilmeyen pozisyona, aynı hakem ertesi hafta düdük çalıyorsa, kaos da başlar. "Adil yönetimden" bahsetmiyorum. Ben hakemlerimizin dürüstlüğüne inanıyorum.
Endişelerim, yeteneklerinden. Hatta yetenekli olanların, yüreklerinin de olmadığını gördüğümüz oldu. Hata yapılacak. Biz de bu anlardan onları savunacağız. Bahaneci yöneticilere, teknik adamlara destek olmayacağız. Fakat yorumlanamayacak kuralları esnetenleri de, Müftüoğlu kanatlarının altına almamalı. Hakemlik artık bir meslek. Ya kendilerini geliştirsinler, ya da Lig TV abonesi olsunlar.