Şimdi onlar düşünsün!
Başından beri yabancı sayısının sınırsız olmasını savundum.
Çünkü kulüplerimiz kontenjan sıkıntısı nedeniyle, yerli kadrolarını korumak istiyorlardı.
Bu yüzden sırf yedek kalsın diye, oynatmayacaklarına bile yüksek sözleşmeler önerdiler. Şimdi bu zorunluluk kalkacak.
Oyuncular daha düşük ücretler alacaklar ama oynayacakları takımlara gidecekler.
Süper Lig'de olmazsa, PTT 1. Lig'e... O da olmazsa, Dünya'nın her hangi bir liginde, Türkiye'dekinden fazla kazanacakları kulüplere.
Yani; yabancı sayısı artınca Türk oyuncuların oynama şansları kaybolmayacak.
Sadece kazanacakları paralar azalacak.
Eğer; iyi kazanmak istiyorlarsa, bu rekabetin içinde vazgeçilmez olmak zorundalar.
Tıpkı Almanya'daki, İtalya'daki veya Fransa'daki meslekdaşları gibi.
Bunun yolu da gelişmekten geçiyor.
Çalışmak, öğrenmek ve daha iyi olmak durumundalar. Yoksa yerleri garanti değil. Daha iyi değilse, ondan iyisi getirilir.
Başka örnekleme yaparsak... Önder Özen'in dediği gibi Dünya kadar bonservis ücreti verilerek Gökhan Töre transfer edilmez. Ya da Alper Potuk bir kere bile milli olmadan sekiz milyon dolara alınmaz. Ya da Mehmet Topuz bu maliyet ile kadroda tutulmaz. Ya da Galatasaray yönetimi yerine yerli koyamadığından, beş yıl için servet verdiği Burak ve Selçuk için çareler düşünür.
Beşiktaş'ın orijinal sağ beki olur.
Trabzonspor Onur'un sakatlığında kaliteli bir kaleci kiralar. Fenerbahçe kaprisli oyuncularına taviz vermekten kurtulur.
Takımların güçleri artar, dolayısı ile futbolun kalitesi de yükselir. Kaçan seyirci, iyi oyunun peşine düşer, yeniden tribünlere gelir.
Bahsettiğimiz oyuncular yine takım bulur, yine goller atarlar. Ama bu ücretleri alamadan, rekabeti yaşayıp, alternatif olmak için uğraşırlar.
Sistem ne olacak?
Yabancı kararındaki tek eksik, Türk Futbolu'nun nasıl yapılanacağı konusundaki planın belli olmaması. Fatih Terim ve ekibi halen bu konuda ortaya bir fikir veya proje koymadı.
Yabancı sayısı konusu kamuoyunda tartışılmadı. Aynı şekilde sistem konusu da "ben bilirim" tavrıyla ortaya koyulmamalı...
Tartışılmalı.
Almanya modelinin değişik bir versiyonu var rakamlarda. Onlar on bir oyuncunun Almanya'da yetişmiş olmasını şart koştular. Biz esnettik. Çünkü oyuncu yetiştirmedeki yetersizliğimizi biliyoruz.
Onlar; alt yapı hocalarını bile prolisanslı olmak zorunda bıraktılar. Çocuklarla çalışacaklara özel eğitim verdiler.
Kursları 11 ay tuttular.
Bizdeki gibi üç ayda bitmedi. Model getirdiler. Saha dışındaki eğitime daha büyük öncelik tanıdılar.
Sadece yetenekli değil, aynı zamanda akıllı oyuncular da yetiştirmek için uğraşıyorlar.
Biz ise bu düzenin yakınında bile değiliz.
Kadrona alt yapıdan oyuncu alacaksın diye şart koşmak işleri kolaylaştırmıyor.
Teknik adamlar oynatmayacakları oyuncuyu listeye yazıyorlar ama yanlarında bile oturtmuyorlar.
Bu yönetici kafası ile geldiğimiz yer belli. Aynı yöneticilerle nereye gideceğimizi de az-çok tahmin edersiniz.
Değişen kurallar ile birlikte futbolu yönetme zekamız, vizyonumuz da yenilenmek zorunda.
Oyuncusunun elinden hatıra olarak aldığı formayı kapmak isteyen modeller var hâlâ. Ya da sosyal medya üstünden fanatiklik yapıp, taraftarlarına yalakalık yapanlar da var.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.