Yıldırım'ın sözleri
Aziz Yıldırım, iptal ettirdiği 443 kombine için açıklama yaptı. Olay olduktan 6 gün sonra. Neden bu kadar bekledi diye merak ettim. Herhalde delil veya şahit bulup, ortaya koyacak.
Önceki söylenenler ile farkı olmayan tekrar yaptı.
Söyledikleri doğru muydu?
Evet... Tribünde rant var, oraya takım tutma amacı ile gelmeyenler var, o tribünlerin destek dışında amaçları var.
Bu söylediklerine ben de imzamı atarım.
Peki, bu sözleri söylerken samimi miydi? Orada şüphelerim var. Çünkü GFB'yi itham ederken, kendisi tarafından oluşturulduğu söylenen Anadolu GFB var ortada. Onlar yukardaki endişeleri barındırmıyor mu?
Aziz Yıldırım'ın, bir Diyarbakır maçı sonrasında bu taraftar grubunu Mustafa Denizli'ye tepki göstermesi için organize ettiği yazıldı. Yalanlamadı kendisi de...
Eğer Aziz Yıldırım 2007'den beri verilen zararları sıralarken, o tarihlerde bu tepkiyi gösterseydi, samimiyetine ortak olurdum.
Ama kendisi ve Ersun Yanal'ı göndermesi protesto edilirken bunları ortaya koyması, nedenleri farklı kılıyor. "Hocalarıma laf söyletmem" derken, "Ben prim vermeseydim, şampiyon olamazlardı" sözüyle hepsini küçük düşüren, yok sayan kendisi değil mi?
Ya da "Galatasaray kötü olmasaydı, şampiyon olamazdık" yorumuyla, geçmiş 18 şampiyonluğu da kendi başarısına değil, rakibin başarısızlığına bağlayan kim?
Aziz başkanın söyledikleri çok doğru, ama bunu söyleyen kişi yanlış...
Galiba...
YANAL RÜZGARI
Trabzonspor, Ersun Yanal ile yelkenlerini tekrar doldurmanın peşinde.
Öncelikle bu durumdan kendilerini en çabuk kurtaracak teknik adamı seçtiler. Ama beklentilerini biraz ertelesinler. Yanal, kendi futbolunu, takımın fizik gücünü üst düzeye çıkartmadan oynatamaz.
Oyuncularıyla birlikte çalışmaya, onları taktik idmanlarla hazırlamaya ihtiyacı var. Bütün bunları en iyi şekilde yapsa bile, elindeki kadronun kapasitesi buna yetmeyebilir.
Fenerbahçe'de "takım oyuncularından" oluşan bir ekibi vardı.
Zorluk çekmedi.Bu yüzden önce Trabzonspor'u takım yapmak zorunda.
TARAFTARDAN 'DÜZELİN' UYARISI
Brezilya maçında, tribünler oyuncularımızı ıslıkladı, rakibi alkışladı, paslaşmalara "oley" çekti.
Kendi Milli Takımı'nı protesto eden, o formayı giyen oyunculardan desteğini çekenler; eleştirildi.
Hem federasyon yöneticileri, hem de futbolcularımız tarafından. Hocaları Fatih Terim'in karşılaşma sonrasında oyuncuların gönlünü almaya çalıştığı, onlara moral vermek istediği de yazıldı. Bir kere ortamı doğru anlasınlar, doğru analiz yapsınlar ve doğru açıklamalarla onları destekleyenleri ikna etsinler.
Protesto demek, aşağılamak veya "gidin" anlamına gelmez. Sizi seyredenler, sizden memnun değiller.
O tribünlere geldiklerine göre, o formanın, o bayrağın aşığı insanlar var karşınızda. Islıklama noktasına gelmişlerse eğer, sizleri o formaya o bayrağa layık görmediklerinden olabilir. Düşünün bunu...
Her takım mağlup olabilir. Bunu kabul edecek olgunluk, özellikle bizlerde var. Tribünlerde de var.
Ama tribünün kalbi olarak sahada yer alanların, aynı şekilde atmadıkları görülüyorsa eğer, buradaki protesto "düzelin" demek içindir.
Fatih Terim maç sonrasında öz eleştiriden bahsetti. "Akıl almam, veririm" diyen bir bakış açısı, bunu hangi kıstaslar ile yapacak. Çünkü çevresi ve ekibi, Fatih Hoca'ya "Şurada yanlış yaptık" diyecek cesarette olmayabilir. Bence değil de.
İki yıl Galatasaray'ın başında tüm takımları analiz et, planlama için tüm ligleri takip ettir; futbolcu raporlarını oku; sonrasında bir yılı aşkın süre Milli Takımların başında dur ve şimdi de öz eleştiriden bahset. Fatih Hoca, kötü giden iş teklif edildiğinde, "Ben yaparım" dedi ve başa geçti. O zaman yapamadığı eleştiri veya analiz neydi, şimdi bunu nasıl yapacak?
Yeni akıllar bulamazsa, ayyıldızlı ekibi yeniden Türkiye'nin takımı yapamaz. Brezilya karşısına iki forvet çıkmak bile zaten akıl tutulmasıdır, eleştiriyi önce bunu söyleyenden (!) başlatsın.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.