Akıllı Kartal
- Gürcan Bilgiç Yazıları
- 05 Ekim 2014, 01:45:09
Kendi sahasındaki maça, kafalarında "acabalarla" çıkan bir Fenerbahçe kadrosu vardı.
Eskidan sahaya çıkınca rakiplerini titreten takım hem de evinde oynamasına rağmen özgüvensiz.
Samandıra'da veya soyunma odasında, artık ne konuşulduysa, daha beşinci maça çıkarken, hayat-memat stresini, bütün takıma "forma" diye giydirmişlerdi.
Bir duran top golü ile Webo dengeyi bozdu. Rahatla geldi. "İyi takım" duygusuna sarılmaya başladılar, ama Konya'nın yerden paslarla, hızlı hücum organizasyonları "kazanın" habercisi gibi dolaşıyordu zeminde. Nitekim bu başı bozuklukta penaltı da geldi.
Film Bekir'e gösterilen kırmızı kart ile iyice koptu. En ağır karar sarı kart olmalıyken, rakibin başına kadar kalkan ayağa hakem Mete Kalkavan kırmızı yorumu yaptı.
Karta itiraz edilmeli
Ortam gerildi. İtirazlarda sarı kartlar uçuyordu. Panik takıma hakim oldu. İyi organize olan ekibe karşı, çözüm üretmek zorundalardı. İsmail Kartal üç hamle yaptı.
Üçünde de zaman ve akıl olarak doğru düşündü. İlkinin kopyası olan ikinci golle skoru aldıktan sonra o gereksiz sinir ve panik halinden sıyrılmayı da başardılar. Geçen senelerdeki karakterlerine dönüyorlardı.
Kazanmanın kendi ellerinde olduğunu bilen, vazgeçmeyen takım karakteri.
Ama bu istekli duruş ile oyun kalitesinin birbirine paralel olduğunu söylememiz mümkün değil. İki duran top golünden haricinde sadece Kuyt'un kaleci tarafında kurtarılan bir pozisyonları var. Fenerbahçe'nin rakibi domine eden hücum etkinliğinden hala haber yok.
F.Bahçe tarafı maçın kritiğini yaparken, Bekir'e gösterilen kırmızı kartı elbette yargılayacaktır. Haklılar da. Ama bu performansı, ivmelenemeyen bu oyunu, oyun aklı olmayan saha organizasyonunu unutmasınlar. Geçen sene eksik kalınan Sivas maçını hatırlayın; bu takımın 10 kişi ile nasıl oynayabileceğini gördük orada. Aynı takım, kendi sahasında bu kadar ayağı titreyerek oynamamalıydı.