Destan mı dediniz!
- Gürcan Bilgiç Yazıları
- 16 Nisan 2014, 00:42:14
Hikaye Aykut Kocaman ile başladı aslında. Fenerbahçe geleneklerinden çok farklı olarak kırmızı çizgiler ile geldi Samandıra'ya, "Oyuncuya dayalı sistem" bitecekti.
Önemli oyuncular ile problemler yaşadı. Önce 17'de 16 yaptı...
Sonra takımının yarısı dağılmış, başkanı hapse atılmışken, kupayı aldı; şampiyonluğu son maçta kaçırdı.
64 karşılaşmaya çıktı
Ve üçüncü sezonda sezonun 65 maçının 64'ünü oynadı. Kupayı kazandı. Avrupa Ligi'nde yarı final oynadı. Şampiyonluğu son haftalarda kaçırdı.
Avrupa'nın devleriyle mücadele edebilmek için, takım hızının artırılması gerektiğinin farkındaydı. Son planı oydu, transferi başkan yapmak isteyince; bıraktı gitti.
Önce saygı kazandı
Ersun Yanal, bu anlayışı kavramış bir takımın başına geçti.
Selefiyle aynı çizgiyi ve prensipleri taşıyordu. Ama ilk senesiydi ve ilişkilerini kurması, saygı kazanması için zaman gerekiyordu.
Fenerbahçe tüm sezonu iyi veya kötü oynadı ama hep aynı istekle, agresiflikle ve inançla sahadaydı. Belli bir performansın altına hiç düşmedi. Bugün destan yazma noktasına gelmelerinin en önemli ayrıntısı da bu zaten.
Antalya maçında üç oyuncu kanlar içinde oynadı.
Tekmeye kafa soktu, devrilmediler, koştular. Dikişler atıldı, yine sahadaydılar.
Teorisyenler çaresiz!
Hiçbir antrenman, sözleşme veya motivasyon konuşması bunu yaptırtamaz. Bu bir "ruh"tur. Destan da duygular ile yazılır, sayılarla değil.
Artık son basamağa gelirken, en usta komplo teorisyenleri bile bir sebep yaratamıyor, bir açıklama getiremiyor. Herkes haklının önünde sus-pus...
YANAL'A DİKKAT!
Ersun Yanal vazgeçmeyen bir takım yarattı ve 19. şampiyonluk için gün saydırıyor taraftarına… Ama tribünler ilk kez Bursaspor maçında adını şarkılarla, tezahüratlarla andılar.
Antalyaspor maçında da bu jest sürdü. "İyi bir şey" diyeceksiniz ama geçmiş sezonları ayna yaparsak, Ersun hocanın ciddi tehlike altında olduğunu söylemeliyiz.
Neden mi? "Yüzbaşı yap bizi" denilen Mustafa Denizli'nin üstüne taraftar gönderildi.
Zico tribünlerin kalbini çaldığında, Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek final oynadığı sezonda gönderildi. Yerine o günlerde 70 yaşında olan rahmetli Aragones geldi. "Sen bizim Kocaman gurumuzsun" dediler Aykut Kocaman'a… Sonrası malum.
Şimdi de Ersun Yanal'ı gösteriyor parmaklar… Aman dikkat!
E-BİLET VE KOMBİNE KRİZİ
Futbol Federasyonu tribünden edilen küfürler için çok sert bir karar aldı. 12 saniye sürmesini yeterli gördü. Dört maçlık limit dolduktan sonra da saha kapamalara başladı.
Bu uygulama yeni sezonda da sürecek büyük ihtimalle. Ve transfer dönemi yaklaşırken kombine satışları ile kendisine nakit kaynak yaratmak isteyenlerin başına yeni dertler açılacak.
Bir çok arkadaşım kombinesini yenilemeyeceğini söylüyor. "Sezonun yarısında gidemeyeceğim maçlar için neden para vereyim" diyor. Bunu federasyon çözmek zorunda. İtalya'daki gibi küfür edilen tribünün cezalandırılması en uygunu. e-bilet'e kimse sıcak bakmıyor.
Herkeste bir fişlenme korkusu var. Maçını seyretmeye gelen taraftar için bu problem olmaz diye düşünebilirsiniz.
Ama başka şehirden veya ülkeden gelen bir misafirinizle maç seyredemeyeceksiniz.
Son anda çıkan işiniz nedeniyle biletinizi arkadaşınıza veremeyeceksiniz.
Yeni sezonda tribünler cezasız da boşalabilir. Dikkat!
AYSAL'IN İLK DERSİ
Ünal Aysal, Aziz Yıldırım ile ilk buluşmasında, "Ben acemiyim, yardımcı ol" demiş.
İki sezonunda başarılı oldu.
Tavsiyeye ihtiyacı yoktu. Ama şimdi krizler yaşayan bir takımı var. Buradan çıkmak için, başka takımlar, başkanlar ne yapmışlar ona bakmalı.
2010-11 sezonu… F.Bahçe liderin 9 puan arkasında bitirir ilk yarıyı. Aykut Kocaman ile oyuncular arasında ciddi problemler vardır. Başta Alex olmak üzere Brezilyalılar bayrak açtı. Teknik adam, aynı bugünkü Mancini gibi tartışılıyor.
Aziz Yıldırım Lig TV'ye çıktı. "Şunu iyi bilsinler, bu kez hesabı oyunculardan sorarım" dedi. Kocaman'ın eline koz verdi, onu tek otorite yaptı.
Sonra 17'de 16 yaptılar...
Aysal, sahada saklanan yıldızlarına bakarak, Mancini konusunda bir karar vermeli.
Ya teknik adamını seçeneksiz yapacak, ya da aynı olayların bundan sonraki hocaların başına gelmesinin yolunu açacak.
Önemli oyuncular ile problemler yaşadı. Önce 17'de 16 yaptı...
Sonra takımının yarısı dağılmış, başkanı hapse atılmışken, kupayı aldı; şampiyonluğu son maçta kaçırdı.
64 karşılaşmaya çıktı
Ve üçüncü sezonda sezonun 65 maçının 64'ünü oynadı. Kupayı kazandı. Avrupa Ligi'nde yarı final oynadı. Şampiyonluğu son haftalarda kaçırdı.
Avrupa'nın devleriyle mücadele edebilmek için, takım hızının artırılması gerektiğinin farkındaydı. Son planı oydu, transferi başkan yapmak isteyince; bıraktı gitti.
Önce saygı kazandı
Ersun Yanal, bu anlayışı kavramış bir takımın başına geçti.
Selefiyle aynı çizgiyi ve prensipleri taşıyordu. Ama ilk senesiydi ve ilişkilerini kurması, saygı kazanması için zaman gerekiyordu.
Fenerbahçe tüm sezonu iyi veya kötü oynadı ama hep aynı istekle, agresiflikle ve inançla sahadaydı. Belli bir performansın altına hiç düşmedi. Bugün destan yazma noktasına gelmelerinin en önemli ayrıntısı da bu zaten.
Antalya maçında üç oyuncu kanlar içinde oynadı.
Tekmeye kafa soktu, devrilmediler, koştular. Dikişler atıldı, yine sahadaydılar.
Teorisyenler çaresiz!
Hiçbir antrenman, sözleşme veya motivasyon konuşması bunu yaptırtamaz. Bu bir "ruh"tur. Destan da duygular ile yazılır, sayılarla değil.
Artık son basamağa gelirken, en usta komplo teorisyenleri bile bir sebep yaratamıyor, bir açıklama getiremiyor. Herkes haklının önünde sus-pus...
YANAL'A DİKKAT!
Ersun Yanal vazgeçmeyen bir takım yarattı ve 19. şampiyonluk için gün saydırıyor taraftarına… Ama tribünler ilk kez Bursaspor maçında adını şarkılarla, tezahüratlarla andılar.
Antalyaspor maçında da bu jest sürdü. "İyi bir şey" diyeceksiniz ama geçmiş sezonları ayna yaparsak, Ersun hocanın ciddi tehlike altında olduğunu söylemeliyiz.
Neden mi? "Yüzbaşı yap bizi" denilen Mustafa Denizli'nin üstüne taraftar gönderildi.
Zico tribünlerin kalbini çaldığında, Şampiyonlar Ligi'nde çeyrek final oynadığı sezonda gönderildi. Yerine o günlerde 70 yaşında olan rahmetli Aragones geldi. "Sen bizim Kocaman gurumuzsun" dediler Aykut Kocaman'a… Sonrası malum.
Şimdi de Ersun Yanal'ı gösteriyor parmaklar… Aman dikkat!
E-BİLET VE KOMBİNE KRİZİ
Futbol Federasyonu tribünden edilen küfürler için çok sert bir karar aldı. 12 saniye sürmesini yeterli gördü. Dört maçlık limit dolduktan sonra da saha kapamalara başladı.
Bu uygulama yeni sezonda da sürecek büyük ihtimalle. Ve transfer dönemi yaklaşırken kombine satışları ile kendisine nakit kaynak yaratmak isteyenlerin başına yeni dertler açılacak.
Bir çok arkadaşım kombinesini yenilemeyeceğini söylüyor. "Sezonun yarısında gidemeyeceğim maçlar için neden para vereyim" diyor. Bunu federasyon çözmek zorunda. İtalya'daki gibi küfür edilen tribünün cezalandırılması en uygunu. e-bilet'e kimse sıcak bakmıyor.
Herkeste bir fişlenme korkusu var. Maçını seyretmeye gelen taraftar için bu problem olmaz diye düşünebilirsiniz.
Ama başka şehirden veya ülkeden gelen bir misafirinizle maç seyredemeyeceksiniz.
Son anda çıkan işiniz nedeniyle biletinizi arkadaşınıza veremeyeceksiniz.
Yeni sezonda tribünler cezasız da boşalabilir. Dikkat!
AYSAL'IN İLK DERSİ
Ünal Aysal, Aziz Yıldırım ile ilk buluşmasında, "Ben acemiyim, yardımcı ol" demiş.
İki sezonunda başarılı oldu.
Tavsiyeye ihtiyacı yoktu. Ama şimdi krizler yaşayan bir takımı var. Buradan çıkmak için, başka takımlar, başkanlar ne yapmışlar ona bakmalı.
2010-11 sezonu… F.Bahçe liderin 9 puan arkasında bitirir ilk yarıyı. Aykut Kocaman ile oyuncular arasında ciddi problemler vardır. Başta Alex olmak üzere Brezilyalılar bayrak açtı. Teknik adam, aynı bugünkü Mancini gibi tartışılıyor.
Aziz Yıldırım Lig TV'ye çıktı. "Şunu iyi bilsinler, bu kez hesabı oyunculardan sorarım" dedi. Kocaman'ın eline koz verdi, onu tek otorite yaptı.
Sonra 17'de 16 yaptılar...
Aysal, sahada saklanan yıldızlarına bakarak, Mancini konusunda bir karar vermeli.
Ya teknik adamını seçeneksiz yapacak, ya da aynı olayların bundan sonraki hocaların başına gelmesinin yolunu açacak.