Holmen'in rolü küçümsendi mi?
- Gürcan Bilgiç Yazıları
- 25 Eylül 2013, 00:05:27
Tecrübeli teknik adamın, galibiyetlerden sonra her şeyi iyi görmek gibi bir huyu olmaması, Fenerbahçe'nin şansı.
Tempodaki azalmanın nedenlerini bulacaktır.
116 kilometre koştuğu Sivas maçında şov yapan takım, aynı mesafenin kat edildiği son karşılaşmada hatalardan kurtulamadı. Emenike, Selçuk Şahin ve Holmen'den yoksun oynadı. Acaba İsveçli'nin rolünü küçümsediler mi?
***
Olimpiyat Stadı'ndaki derbi, Fenerbahçe'yi lider yaptı. Saha olayları, biletsiz giren binlerce kişi ve bütün bilinenlere rağmen öngörüsüzlük...
En tecrübeli isimler tarafından yönetilen İstanbul'da bunların olması, sadece kanunlardaki yetersizlik değildir. Bu işin başındakilerin işlerini de iyi yapmadıkları ortada.
A Haber'de geçen pazar günü tartıştık.
10 bin kişinin biletsiz ve aranmadan girdiği bir statta maç oynatılmaz.
Ne olursa olsun.
***
Mehmet Ali Aydılar, 3 Temmuz sürecinin, kendine düşen bölümünü anlattı.
Kendisini "hain" ilan edenlere cevabı vardı. En önemli iddiası; "UEFA ile pazarlığa oturan, iki yıl gitmemeyi, puan silmeyi kabul eden üç Fenerbahçe yöneticisi vardı" cümlesiydi.
Yönetim bir cevap verdi ama bu açıklamanın karşısına kelime koyamadı. "Bizi Aydınlar yargısız infaz etti" diyerek topu karşı tarafa atanların aslında daha sportif yargılama başlamışken, Fenerbahçe'yi kurtarma formülünde ortak yol buldukları anlaşıldı.
Bu formülü kabul etmeyerek, Fenerbahçe'yi tüm dünyaya rezil eden, şikeci diye tanıtan kim?
***
Bir de Aziz Yıldırım'ın Sabah gazetesi'nde Sevilay Yükselir'e verdiği demeç var. Oğlunun acısını tekrar yaşayan Mehmet Ali Aydınlar'ın göz yaşlarına üzülmediğini söyledi.
Onun numara yaptığını iddia etti. Ben bugüne kadar Aziz Yıldırım'ın en az iki kez televizyonlarda, bir çok kez de divan kurulu veya kongrede göz yaşlarına boğulduğunu biliyorum. Hiç kimse çıkıp "numaracı" demedi.
Acıların en büyüğünü tatmış, uzun bir dönem birlikte çalıştığı, kadın voleybolunu yükselten ve Fenerbahçe'yi de Dünya Şampiyonu yapan Aydınlar için söylediklerini, "Kişi karşısındakini kendi gibi bilir" sözüne mi bağlamalıyız, bilemiyorum.