Üç büyükler sahada!
- Gürcan Bilgiç Yazıları
- 11 Eylül 2013, 23:46:26
Bir deplasman maçında beklenmedik şekilde agresif ve cesur oynadık.
Rakibin morali de bizden iyiydi, iddiası da fazlaydı, seyircisi de arkasındaydı.
O zaman bu beklenmeyen tavrı nasıl kazandık?
Birinci maddede "akıl" yazıyor.
Fatih hoca, Amerika'yı yeniden keşfetmeye soyunmadı.
Üç büyüklerin iskeletinden kurduğu bir takımla oyuncuların da yerlerini değiştirmeden ve hatta ligdeki taktik düzeni bile bozmadan stratejisini oluşturdu. Fenerbahçe, Galatasaray, Beşiktaş; üçü de önde basarak oynamak istiyorlar. Dolayısıyla bu oyunu bilen oyuncular milli formayla benzer karakteri sahaya taşıdılar.
Devreye kalite ve ekstra motivasyon da girince maç istediğimiz gibi gitti.
Bunu becerememek Abdullah Avcı'yı koltuğundan etti.
Yılların tecrübesi Fatih Terim ise neyin nasıl başarılacağını tecrübesiyle harmanladı.
Eğer büyük takımlarımız bu oyun karakterini korurlarsa bu genç ekibin geleceği de parlak hale gelir.
Son olarak Fenerbahçe ve Galatasaray'ın geçen sezon Avrupa'da yaşadıkları olağanüstü maçlar da bu sinir harbinde oyuncu grubunun daha doğru kararlarla ve daha sakin şekilde sahada tuttu.
YENİ PERDE AÇILMAZ
Fenerbahçe'de Aykut hoca ile başlayan devrim Ersun Yanal'ın elinde yeni bir şekil kazandı.
Artık öne doğru daha tempolu ve daha agresif futbol oynanacak.
Ve Ersun hoca 8 maç sonra çok radikal bir karar alarak bu tempoyu sağlayacak oyuncularla sahaya çıktı.
Moussa Sow, diğer önemli oyuncularla birlikte tribündeydi ve atılan bir tweet ile perde açıldı.
Alex krizinden sonra yeni bir kaosun işaretleri vardı ama hem Yanal hem de Fenerbahçe yönetimi olayı büyütmeden normal şartlara indirmeyi başardılar.
Şimdi Kasımpaşa maçı var ve bu karar matematiğinde yeni bir perde açılması bekleniyor. Peşinen söyleyelim; açılmaz! Emenike, Pierre Webo veya Dirk Kuyt'ın başına bir şey gelmedikçe bu hafta Moussa Sow yine tribünde oturur.
Böylesine geniş ve yıldız oyuncuların yer aldığı bir kadroyu matematikle yönetme prensibi Ersun Yanal'ın en önemli silahı.
Çünkü prensiplerini ve şartlarını ortaya koyduğunda oynamak isteyen oyuncu çıtayı aşmak zorunda kalıyor.
Bunu koşu mesafesi, depar, görev anlayışı gibi parametrelerle arkadaşlarından daha iyi yapacağını ispat etmek zorunda.
Dolayısıyla hiçbiri"Hoca bana taktı" diyemez. Çünkü bilimin organize ettiği bir oyunda her karar oyuncuların kendi vücutlarına ait.