Fitilin alevi
- Gürcan Bilgiç Yazıları
- 13 Nisan 2012, 00:36:46
Ancak son haftalarda kimsenin bu sözlere tahammül edecek hali de kalmamıştı.
Yapamamak başka, yapmaya çalışmamak daha başka. Takım performansı için doğru analiz; bu çizgileri ayırmaktan geçiyor.
Kayserispor çeyrek final maçı da bu örneklerden bir tanesidir.
Rakibi Fenerbahçe takımını kilitledi. Ondan daha çok koştu, daha iyi baskı yaptı, daha olumlu top dolaştırdı, daha bilerek oynadı.
Fenerbahçeli oyuncular, bu görüntüyü kendi lehlerine çevirmek adına gayretsiz değillerdi. Ama… Yetenek sorunu vardı.
Yetenek sorunu...
Maçı istediler fakat rakibi geri götürecek yeteneği ortaya koyamadılar. Bu potansiyele sahip olanlar bile acemi bölgesinde yer aldı.
Yenilen gollere baktığınızda da bunu görüyorsunuz.
Aykut Kocaman'ın kafasındaki en büyük sorun da buydu. Tüm sezon ki performansa baktığınızda "sıradan" yorumunu yapmamak da mümkün değil.
Farklı oldukları için bu takıma transfer edilenlerin, aslında öyle olmadıklarını izledik.
Fakat… 2-0'dan gelerek son saniyelerde beraberliği yakalarken… Sezonda tek hedefi kalan Kayserispor'un muhteşem direnişi ve arzusuyla son saniyeye kadar mücadele ederken… En önemlisi Baroni'nin turu getiren penaltısı sonrasında taraftarıyla bütünleşirken, aslında son periyodun fitilini de ateşliyorlardı.
Böylesine bir gerilimin peşinden gelen başarı ve sevinç, "yapabileceklerini tekrar öğrenen" bir grubun, inanç tazelemesi olabilir.
Süper Final serisi öncesinde, vazgeçmemeyi öğrendiler.
Bir-iki-üç!
Alex ile tek forvet oynuyorlar. O olmayınca 3'lüyü (Stoch, Sow, Dia) denediler. 60 dakika boşa kürek çekince 2'liye (Sow-
Bienvenu) dönüldü.
Ama çark dönmedi. Ta ki, Semih ekibe katılana kadar.
Alex'sizliğin çaresini bulan olmadı daha Fenerbahçe'de.
Fenomen oyuncu, o kadar çok şey ki, o olmayınca etrafındakilerin de bir fikri oluşmuyor.
Ne yapacağını bilen de yok, bir-iki kişinin bir araya gelip üretebilecekleri farklı bir varyasyon da.
Bunun adı tembellik mi, yetenek bunalımı mı yoksa çaresizlik mi?
Tuncay, Appiah, Aurelio ve onlara zaman zaman katılan Selçuk ve Serkan Balcı orta sahası ile, Alex'sizlik sorun yaratmıyordu. Çünkü kalite katıyorlar ve çözümü tempoları ile buluyorlardı. Bir daha böyle bir kaliteyi getiremediler orta sahaya.
Erozyon da böyle başladı zaten (Maldonado, Josico gibiler…) Eğer ikinci bölgenizi kaliteli yapamıyorsanız, Alex'sizliğin çaresi yok. Alex'siz bir takımı yönetecek lider ise şu anki kadroda Semih Şentürk. Fakat kendileri futbola teşrif edemediler.
Aykut hoca, Stoch ve Dia'dan, yapamayacakları şeyleri istedi. Özer ve Caner istenenlere daha çok yaklaştı.
Ama sistemi Semih işletti.
Kongre yaklaşıyor
Fenerbahçe mayısta seçim yapacak. 1,5 ay kalmasına rağmen ortada yeni bir başkan adayı yok.
İsmi geçen var ama kimse"varım" demedi.
Aziz Yıldırım konusunda camia çok hassas. Kulübün akil isimleriVefa Küçük ve Ali Şen, mevcut yönetimin Yıldırım ile veya kendi içinden çıkaracağı biriyle devam etmesinden yana.
Başka dinamikler Ferit Şahenk'i ikna etmeye çalışıyor.
Herkese heyecan verecek, yeni başlangıç için Şahenk ismi taraftarda da coşku yaratıyor.
Ama yeni aday çıkması için Aziz Yıldırım'ın bundan önce adı geçenlere yaptığını yapmamalı. Mehmet Ali Aydınlar ve Cihan Kamer'e söyledikleri ortadayken, kimse böyle bir linç cephesinin hedefi olmak istemez.
Ortam bu noktaya gelince Ali Yıldırım'ın kolları sıvamaması gibi bir durum oluştu.
Mevcut yönetimin devamı olacağı gibi, Aziz başkan tahliye olduğunda, eğer geri dönmek isterse, sorun da yaşamayacağı bir isim Ali Yıldırım.
Kongre öncesinde herkes tahliye bekliyor. Çünkü belirsizlik ve hazırlıksızlık en kötüsü. Kimse emeklere saygısızlık yapmak istemiyor.
Ama iyi niyetin belirsizlik ile körleştirilmesi de doğru değil. Ya yönetim ya divan kurulu ya da akil isimler mayıs gelmeden bir arama konferansı düzenleyip, ortak bir fikir oluşturmalı ve bu kararın takipçisi olmalı.