Yürüyüşe devam
- Gürcan Bilgiç Yazıları
- 01 Temmuz 2011, 01:22:00, Güncelleme: 01 Temmuz 2011, 12:19:20
Eski günleri hatırlatmamıza gerek var mı bilmiyorum.
Hakem listeleri açıklandığında hangi maçın, nasıl biteceğini kolayca tahmin ettiğimiz ve çok az yanıldığımız zamanlardı onlar.
Şimdi de hatalar oluyor.
Hakemlerimiz birçok yanlış kararlar veriyor. Ama biliyoruz ki buradaki sorun, bir takımın kazanıp kaybetmesinden çok hakemin becerisi ve kalitesi ile ilgili.
Sonrasında paranın yönetimi.
245 milyon lira geliri oldu Futbol Federasyonu'nun.
Bu gücü yönetenlerin doğru ve adil harcama yaptığından emin olmamız gerekiyordu, olduk.
Aydınlar, daha ilk kararında Trabzonspor ile ters düştü. İlk aday olduğunda da Aziz Yıldırım kendisini destekleyemeyeceğini açıklamıştı.
Aydınlar'ın bulunduğu noktanın, öyle eğilip bükülebilen olmadığını anlıyoruz burada.
Mahmut Özgener'in veda konuşmasında altını çizdiği "ego ve hırslarının esiri olmuş, sistemin içine çöreklenmiş, sorunlu karakterler", şimdi Mehmet Ali Aydınlar'ın kapsama alanına girdi.
Göreceksiniz bundan sonraki süreç, bu tip yöneticilerin, yorumcuların, teknik adam veya futbolcuların temizlendiği, gözden düştüğü, futboldan uzaklaşmaya başladığı dönem olacak. Çünkü çok büyük ilginin, yatırımın, kavganın ve kaosun olduğu bir yerde, daha nitelikli, vizyon sahibi, keyfiyetten uzak ve her şeyden önce bütçelerini doğru yönetecek isimler olması gerekiyor.
Futbol Federasyonu'nun en önemli misyonu, yanlışın kulüpten kulübe, başkandan başkana değişmeyeceğini göstermeye devam etmesidir.
Kulüpler imtiyazlarını camialarından, taraftarlarından almalılar. Kuralları eğip büken federasyonlardan
değil...
* * *
Güven ve denge
Aykut Kocaman 17'de 16 yapan kadrosuna büyük bir jest yaptı.
Transferi ilk etapta kadro kalitesini yükseltmeye yönlendirdi. Alternatiflerini çoğalttı. 82 puan toplayıp, 84 gol atan oyuncularına, "Ben sizinle yola devam edeceğim. Size inanıyorum" mesajını verdi.
Tabii ne kadar alacaklar, ne kadar uyacaklar, ne kadar sorumlu davranacaklar, bunu zaman gösterecek.
Çünkü, 2001-02 sezonunda aynı tavrı Mustafa Denizli de gösterdi. O da şampiyon olan takımına, en azından ilk on bir için transfer yaptırmadı. Sonrası iyi gelmedi. Şampiyonlar Ligi'nden sıfır puanla çıktılar. Ligde de işler iyi gitmedi.
Aradan 10 yıl geçti. Her şey çok değişti.
Aynı futbolcular yok, teknik adam farklı, seyircinin vizyonu başkalaştı.
Elbette 17'de 16'yı nasıl başardıklarını bir daha düşünürlerse, bu oyuncu grubunun çok önemli işler başarması da işten bile değil.
* * *
Nasıl yapılacak?
Kocaman ilk 11'inde 4 milli takım kaptanı olduğuna ve tüm mevkilerin yine milli takım oyuncularından oluşması gerektiğine dikkat çekiyor. "Yapmamız gereken kaliteli oyuncuların performansını yükseltmelerini sağlamak. Onları yetersiz görmek doğru değil" diyor.
Yine de futbolda orta sahanız kadar iyisiniz. Dünyada başarılı gördüğünüz her takım, orta sahası ile anılıyor. Messi'nin bile Barcelona ile milli takım performansı çok başka. Kocaman Emre-Selçuk-
Baroni üçlüsünü yeterli görüyor. Mehmet, Sezer ve genç Gökay ile de destekleyebileceğini düşünüyor.
Geleceklerin de farklı olmasını istiyor. Bu yetenekteki futbolcuların maliyetlerinin dengeleri bozabileceğini düşünerek, elindekilerin performansını katlamak gibi daha zor bir yol seçiyor.
Fenerbahçe orta sahasının en önemli problemi öne koşu yapmamalarıydı.
Tempolu orta saha oyuncusu ise neredeyse yoktu.
Sadece Emre akıl üretiyordu bu bölgede.
Onun da sakatlık ve kart problemleri endişe verici. Bakalım kampta Kocaman'ın daha inanılarak başında olacağı takımda, neler daha iyi olacak?
Biliyoruz ki ne Aziz Yıldırım ne de Kocaman akıntıya kürek çekecek kadar tecrübesiz. Güvenilen oyuncular bu temponun parçası olmazsa, yapanı alır getirirler.
* * *
Göreceğiz Turgay'ı !
Kendisi teknik adamların yılmaz eleştiricisidir. Turgay Demir'den bahsediyorum. Sevgili arkadaşımın belinden su almadığı kimse kalmadı.
Şimdi ise işbaşa düştü. Fotomaç ile Nişantaşı Meslek Yüksekokulu tüm dünyadan 65 genci bir araya getirdi. Bugün Türk Karması ile oynayacaklar. Turgay Demir bizimkilerin teknik direktörü. Böyle güzel bir organizasyonun bir parçası olma onuruna sahip olmak zaten kendi başına güzel. Ben Turgay Demir'den, sevgili arkadaşımdan, Selçuk Yula'nın yöneteceği dünya karması karşısından zaferle ayrılmasını bekliyorum. Şu "yapan yapar, yapamayan eleştirir" klişesine bir son versin...