Dersini almış da!
- Gürcan Bilgiç Yazıları
- 26 Mayıs 2011, 23:31:21
Takımla birlikte gelişti
Kendisini ve kararlarını bu kadar net eleştiren bir teknik direktörün hatalarından ders almaması ve ideali yakalamaması imkansızdı. Aykut hoca da takımla beraber gelişti ve mükemmelliğe çok yaklaştı. O dönemde bu açıklamaları çok eleştiren olmuş, "Bilmediğini itiraf ediyor" diyenler bile çıkmıştı. Halbuki karşılarında gelişen bir profesyonel vardı. Bir dönemin "Ders almam, veririm" diyen teknik adam tipi artık tarihe gömülüyordu. Aksine 'ders alırım, gereğini yaparım' diyenler var artık ortada. Kocaman'ın 17'de 16 yaptığı, bir beraberliği de hakem kararıyla aldığı süreçte özellikle taktik ve takım kurgusu konusunda o kadar çok doğrusu oldu ki, birçok maçın geriden gelip kotarılmasında bu kararlar rol oynadı. Trabzonspor maçında 65'te 10 kişi kalan takımı, rakibi kaleye yaklaştırmadı. Galatasaray maçında Stoch hamlesi, Sivas maçında Baroni ile orta sahanın tutulması, Buca ve Manisa'daki geri dönüşler hep kenardan gelen hamleler sonrasındaydı. Bunlar ilk anda aklıma gelenler. Fenerbahçe kendi içinde, kendi renklerine aşık, kendi kahramanını sonunda çıkardı. Sözleşmesini değil, "Mahcup olmamayı" ilke edinen bir karakteri var artık.
* * *
BİZ BİZE YETERİZ
Şampiyonluk sonrasında futbolcular üstünde "Biz bize yeteriz" yazılı tişörtler giydiler. Sonra da tüm taraftarlar hücum etti. Haftaların getirdiği baskı ve yaşadıkları sonucunda böyle düşünmeleri, bu tepkiyi vermeleri veya bu mesajı göndermeleri normal karşılanabilir. Ben beğenmedim. Çünkü Fenerbahçe tüm Türkiye'nin takımıdır. Büyük kulüptür, bu yüzden mücadele ettiği her rakibi onu yenmek isteyecektir. Sadri Şener'in Türkiye'nin dörtte üçü bizim şampiyon olmamızı istiyor" söylemi, aslında "Türkiye'nin dörtte üçü Fenerbahçe'ye hayran" şeklinde de tercüme edilebilir. Bölünmüşlük yaratmaya çalışanlar, tişörtteki sözler ile başarıya ulaştı. Fenerbahçeliler kendilerini soyutlayan değil, kucaklayan olmak zorunda.
* * *
PARAYI AKILLI KULLANMAK
Aziz Yıldırım'ı kulübün parasını doğru harcamadığı için çok eleştirdik. Yanlış isimlere büyük miktarlar ödedi. Devre arasında da aynı tarz bekleniyordu.
Kredi alıp, transfer yapabilirlerdi ama bu kez parayı "akıllı" kullandılar.
İkinci yarıda oyunculara 11 milyon dolar prim ödendi. Özellikle yabancıların performans düğmesini çok iyi keşfetmişti başkan. Geçen sene daha kötü oldukları halde, aynı yöntem iddiayı son haftaya kadar getirmişti. Lugano'nun, "Bize prim ver" dediğini hatırlatarak kesenin ağzını açtı.
11 milyon dolara, belki daha fazlasına transfer de yapabilirdi. Acaba şampiyonluk gelir miydi?
* * *
EMENİKE&SELÇUK İNAN
Fenerbahçe de, Galatasaray da iyi transferler yaptı. Selçuk İnan'ı Fenerbahçe de istiyordu ama bu futbolcuya Galatasaray'ın ihtiyacı vardı.
Önemli bir para ödediler. Selçuk'un da gönlünde yatan takım Galatasaray olunca transfer gerçekleşti.
Bu arada "Selçuk Galatasaray'da ancak çay içer" sözleri hiçbir zaman benim ağzımdan çıkmamıştır. Sosyal Medya'da lafları kulaklarıyla dinlemeyen birileri, böyle bir şehir efsanesi yarattılar.
Konu herkesi pek sardı. Bilsinler.
Emenike topu önüne aldığında, kaleye yüzünü döndüğünde çok önemli bir oyuncu.
Her rakibi ve defansı tehdit edip, dikkatini dağıtacak bir oyuncu.
Bütün büyük takımlara gol attı.
Özellikle Şampiyonlar Ligi'nde baskı altında oynanan maçlarda, Alex'in kapsama alanında kaldığı takdirde iş yapar.
9 milyon euro yüksek gibi görünse de, Emmanuel Emenike beklenen oyunu gösterirse iki katını Fenerbahçe'ye kazandırır.