Yumuşak geçiş tutmadı
- Gürcan Bilgiç Yazıları
- 23 Aralık 2010, 21:08:09
Fenerbahçe'nin başına geçtiği günkü gibi kararlı değil Aykut Kocaman. Herkesin beklediği ve onun da kafasındaki değişim tıkandı kaldı.
Ne istiyordu takımından? İyi çalışmalarını, profesyonelce yaşamalarını ve sahada fedakar olmalarını. Ne kaldı elinde?
Son Buca yenilgisi ile kocaman bir hiç. Bildiğim bir şey var. Aykut hoca geçen sene Daumile çalışırken, Aziz Yıldırım'ın yaptığı müdahaleler üzerine söylemişti bunu.
Kendisinin olduğu yerde, başkanın soyunma odasına dalması ve ağzına geleni söylemesi ile ilgili bir soruydu galiba. Dedi ki: "Yılların alışkanlıklarını bir anda silemezsiniz. Belli bir zaman içinde her şey rayına oturur..." Yani bu kulüpte yıllardır işler böyle yürüyor.
Bazı şeylerden vazgeçmek zaman alacak.
Bunu sorun etmek yerine, en aza indirmenin çaresine bakıyorum. Fenerbahçe takımının başına geldiğinde de kararlı olduğu prensipleri uyguladı.
Ama bazı alışkanlıklardan takımı ve oyuncuları vazgeçirmek, ya da en aza indirmek istiyordu.
Bu yüzden öncelikle yabancılar, sonrasında da yerliler ile sorunlar yaşadı.
Bir ay öncenin başlara çıkartılan teknik direktörünü, bir ay sonra kimsenin sevmemesi veya kuşkuyla yaklaşması bu yüzden.
İlk yarıyı değerlendirenler sakın bu ayrıntıyı gözden kaçırmasınlar.
Ortada iyi gitmeyen bir şeyler var.
Bunlar, bugünün değil geçmişten gelen ve takımın içine yerleşmiş virüsler. Kocaman bu periyotta çareyi bulamadı.
Tek başarısı Alex'i tekrar kazanması, belli aşamaya getirmesidir.
Ürettiği çözümler başarılı değil. Olsaydı, en azından bir ışık görebilirdik.
O zaman nereye geliyoruz?
Ya Aykut Kocaman tarzını değiştirecek, eski kararlı haline geri dönecek, yumuşak geçiş yerine daha radikal bir ortam yaratacak. Ya da başaramayacağını anlayıp, istifa edecek.
* * *
BRAVO YÖNETİME
Bize seyretmek nasip olmadı. Babalarımızın kahramanıydı Lefter. Büyük futbolcuydu, büyük Fenerbahçeli'ydi. Şimdi önemli sağlık sorunları var. Yaşının getirdiği yorgunluk da üstüne binmiş durumda. Atina'da hastaneye kaldırılıp, yoğun bakıma alındığı duyulduğu anda, Fenerbahçe'yi yönetenlerin refleksini takip ettim.
Hemen özel uçak hazırlayıp, Lefter'i İstanbul'a, doktorunun yanına getirmek için hareket geçtiler. İlk fırsatta da gidip, aldılar. Ait olduğu topraklara getirdiler.
Geçmişine sahip çıkan, geleceğini de yaratır. Bin şampiyonluk kadar önemli bir davranıştı.
* * *
İKİ HABER BİR DEMEÇ
Baştan söyleyeyim. Aşağıda yazdıklarım tamamen fikir yürütmedir. Gazeteci tabiri ile "iz sürme". Buna göre okumanızı rica edeceğim.
17 Aralık'ta Alaattin ağabey (Metin) yazısında ilk defa Aziz Yıldırım'ı eleştirdi. Ankaragücü mağlubiyetini analiz ederken, "Samandıra'yı boşlayan, hiç gitmeyen Aziz Yıldırım da üzerine düşeni tam yerine getirmedi" mealinde bir cümle kullandı.
Yani başkan Samandıra'ya gitmeyi bırakın Kocaman'a karışamıyor. Spor medyasındaki en yakın dostu da bundan rahatsız. Sonuç: Başkanda bu ayrılıktan rahatsız ki, Alaattin ağabey bunu rahatça yazmış.
18 Aralık'ta Habertürk'te Kocaman'ın Sivas maçının sonucu ne olursa olsun istifa edeceği haberleştirildi. Kaynak belirtilmedi.
Kulübe yakın veya içinden olduğunu söyledi sorduğum arkadaşlar.
SAYGI SÜRÜYOR
Kocaman dedi ki: "F.Bahçe yönetimi sezonun sonuna kadar aynı teknik adamla devam etme kararlılığında. Bazeniçi kan ağlasa da bunu yapıyor. Ben ise başaramayacağımı anladığım anda istifa ederim, giderim. Şu anda bu duygular içinde değilim. Başaracağıma inanıyorum."
Şimdi bu açıklamayı tercüme etmeye çalışayım. Aykut hoca çıkan haberler ve yorumlar üzerinden, duyduklarını ve bildiklerini de birleştirerek bir mesaj gönderiyor. Siz, Aragones ve Daum'u kovmadınız.
Sezonu bitirmekte kararlı oldunuz. Beni de kovmayacağınızı biliyorum. Ama merak etmeyin, bu işi size bırakmam. Diğerleri gibi alacağım paraların peşine düşmem. Kendimden ve yapacaklarımdan hâlâ eminim.
Olmadığımda giderim, hepimiz rahatlarız.
Eğer durumlar benim düşündüğüm gibiyse hoş değil elbette. Ama iyi tarafına bakalım. Aziz başkan istediği halde takıma karışamıyor. Aykut hoca buna izin vermiyor. Başkan da bunu delmek adına birçok fırsat yakaladığı halde hamle yapmıyor. Demek ki iki taraf arasında saygı sürüyor.
Ne istiyordu takımından? İyi çalışmalarını, profesyonelce yaşamalarını ve sahada fedakar olmalarını. Ne kaldı elinde?
Son Buca yenilgisi ile kocaman bir hiç. Bildiğim bir şey var. Aykut hoca geçen sene Daumile çalışırken, Aziz Yıldırım'ın yaptığı müdahaleler üzerine söylemişti bunu.
Kendisinin olduğu yerde, başkanın soyunma odasına dalması ve ağzına geleni söylemesi ile ilgili bir soruydu galiba. Dedi ki: "Yılların alışkanlıklarını bir anda silemezsiniz. Belli bir zaman içinde her şey rayına oturur..." Yani bu kulüpte yıllardır işler böyle yürüyor.
Bazı şeylerden vazgeçmek zaman alacak.
Bunu sorun etmek yerine, en aza indirmenin çaresine bakıyorum. Fenerbahçe takımının başına geldiğinde de kararlı olduğu prensipleri uyguladı.
Ama bazı alışkanlıklardan takımı ve oyuncuları vazgeçirmek, ya da en aza indirmek istiyordu.
Bu yüzden öncelikle yabancılar, sonrasında da yerliler ile sorunlar yaşadı.
Bir ay öncenin başlara çıkartılan teknik direktörünü, bir ay sonra kimsenin sevmemesi veya kuşkuyla yaklaşması bu yüzden.
İlk yarıyı değerlendirenler sakın bu ayrıntıyı gözden kaçırmasınlar.
Ortada iyi gitmeyen bir şeyler var.
Bunlar, bugünün değil geçmişten gelen ve takımın içine yerleşmiş virüsler. Kocaman bu periyotta çareyi bulamadı.
Tek başarısı Alex'i tekrar kazanması, belli aşamaya getirmesidir.
Ürettiği çözümler başarılı değil. Olsaydı, en azından bir ışık görebilirdik.
O zaman nereye geliyoruz?
Ya Aykut Kocaman tarzını değiştirecek, eski kararlı haline geri dönecek, yumuşak geçiş yerine daha radikal bir ortam yaratacak. Ya da başaramayacağını anlayıp, istifa edecek.
* * *
BRAVO YÖNETİME
Bize seyretmek nasip olmadı. Babalarımızın kahramanıydı Lefter. Büyük futbolcuydu, büyük Fenerbahçeli'ydi. Şimdi önemli sağlık sorunları var. Yaşının getirdiği yorgunluk da üstüne binmiş durumda. Atina'da hastaneye kaldırılıp, yoğun bakıma alındığı duyulduğu anda, Fenerbahçe'yi yönetenlerin refleksini takip ettim.
Hemen özel uçak hazırlayıp, Lefter'i İstanbul'a, doktorunun yanına getirmek için hareket geçtiler. İlk fırsatta da gidip, aldılar. Ait olduğu topraklara getirdiler.
Geçmişine sahip çıkan, geleceğini de yaratır. Bin şampiyonluk kadar önemli bir davranıştı.
* * *
İKİ HABER BİR DEMEÇ
Baştan söyleyeyim. Aşağıda yazdıklarım tamamen fikir yürütmedir. Gazeteci tabiri ile "iz sürme". Buna göre okumanızı rica edeceğim.
17 Aralık'ta Alaattin ağabey (Metin) yazısında ilk defa Aziz Yıldırım'ı eleştirdi. Ankaragücü mağlubiyetini analiz ederken, "Samandıra'yı boşlayan, hiç gitmeyen Aziz Yıldırım da üzerine düşeni tam yerine getirmedi" mealinde bir cümle kullandı.
Yani başkan Samandıra'ya gitmeyi bırakın Kocaman'a karışamıyor. Spor medyasındaki en yakın dostu da bundan rahatsız. Sonuç: Başkanda bu ayrılıktan rahatsız ki, Alaattin ağabey bunu rahatça yazmış.
18 Aralık'ta Habertürk'te Kocaman'ın Sivas maçının sonucu ne olursa olsun istifa edeceği haberleştirildi. Kaynak belirtilmedi.
Kulübe yakın veya içinden olduğunu söyledi sorduğum arkadaşlar.
SAYGI SÜRÜYOR
Kocaman dedi ki: "F.Bahçe yönetimi sezonun sonuna kadar aynı teknik adamla devam etme kararlılığında. Bazeniçi kan ağlasa da bunu yapıyor. Ben ise başaramayacağımı anladığım anda istifa ederim, giderim. Şu anda bu duygular içinde değilim. Başaracağıma inanıyorum."
Şimdi bu açıklamayı tercüme etmeye çalışayım. Aykut hoca çıkan haberler ve yorumlar üzerinden, duyduklarını ve bildiklerini de birleştirerek bir mesaj gönderiyor. Siz, Aragones ve Daum'u kovmadınız.
Sezonu bitirmekte kararlı oldunuz. Beni de kovmayacağınızı biliyorum. Ama merak etmeyin, bu işi size bırakmam. Diğerleri gibi alacağım paraların peşine düşmem. Kendimden ve yapacaklarımdan hâlâ eminim.
Olmadığımda giderim, hepimiz rahatlarız.
Eğer durumlar benim düşündüğüm gibiyse hoş değil elbette. Ama iyi tarafına bakalım. Aziz başkan istediği halde takıma karışamıyor. Aykut hoca buna izin vermiyor. Başkan da bunu delmek adına birçok fırsat yakaladığı halde hamle yapmıyor. Demek ki iki taraf arasında saygı sürüyor.