Eğer Emre yoksa
- Gürcan Bilgiç Yazıları
- 12 Kasım 2010, 02:24:13
Araya giren Ankaragücü kupa maçı ve ağır mağlubiyet kimseyi mutsuz etmesin. Bunun adı yol kazası da değil.
Baştaki ilk mazereti sorumsuzluk, ikincisi de yetersizliktir.
Maçın ne havası, ne de ciddiyeti oyuncular üzerinde hissedildi.
Sahanın en verimsiz ikilisi, aslında en etkin görüleni iki bekti. Gökhan Gönül ve Andre Santos, yenilen dört golün de hata sahipleriydi.
Kaleci Serkan Kırıntılı'yı da unutmayalım elbette.
Fakat gerçek şu ki, Emre'nin sakatlığı nedeniyle uzun süre ayrı kalacağı orta saha, Kocaman ve ekibinin bundan sonraki maçlardaki en büyük baş ağrısı da olacak. Topuz ve Alex'in katılımı bu bölgeyi daha işler ve etkin hale elbette getirecektir.
Ama hem takımın, hem de oyunun komutanı olan Emre'nin, maç sırasında sahaya koyduğu akıl ve ekstra performans, Christian'ı da eklediğimizde, bu üç oyuncu da yok.
Bu nedenle Kocaman'ın, Alex'ten daha çok sorumluluk almasını istemesi gerekecek.
Sözleşmesi sezon sonunda bitecek olan, yenilenmesi için internet sitesinden kendisine yapılan teklifleri açıklayan, kaptanlık bandını kolunda tutan Alex, bu sürede, sorumluluğun altına ne kadar girecek. Eskişehirspor karşısında oyuna yaptığı müdahale ile birden bire dengeyi değiştirdi.
Yeniden bu kimliğiyle devam etmesi şart.
* * *
SAKLANAMAZ GERÇEKLER
Hafta içinde bir haber yazdım.
Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım ve teknik direktör Aykut Kocaman, kulübün geleceği için önemli bir felsefe değişikliğine gitme kararı almışlardı.
Üç yıl içinde takımın iskeletini altyapıdan gelen oyuncular ile oluşturup, transfer giderlerini minimuma çekmek için hamlelere başlayacaklardı. Sazakçeşme'de yepyeni bir tesis kuruluyordu.
Resmi siteden "Böyle bir konuşma yok" dediler, bana da "Yalancı"...
Daha iki gün geçmeden Aykut Kocaman, Bilkent Üniversitesi'ndeki panelde, "Kendi yıldızlarımızı parlatacağız. Genç oyunculara daha çok şans vereceğim. Gözüm A2 takımının üstünde olacak" diye konuştu.
Yani benim olduğunu, onların olmadığını iddia ettiği konuşmadakileri söyledi.
Aradan 6 gün geçti, başkan Yıldırım, Lig TV'ye çıktı. "Konuşmadım" dediği Aykut Kocaman ile hemen her gün görüştüğünü, fikir alışverişinde bulunduklarını söyledi.
Yani ben bir yalancıyım!
* * *
ALEX VE SONRASI
Eskişehirspor maçında Fenerbahçe'nin en iyi oyuncusu Alex'ti. Ama maçın kahramanları Gökhan Gönül ile Semih Şentürk oldu.
En başından beri istediğimiz, Aykut Kocaman'ın da yaratmak istediği paylaşımın ilk ürünüdür bu.
Sorumluluğun hem defansif, hem de ofansif olarak takım tarafından paylaşılması.
Eskiden Alex'in ayağına bakan, "Alex kadar iyi olabilen" bir takımken Fenerbahçe, şimdi "hep birlikte bir şeyler yapmanın" peşine düştü.
* * *
öZGüR BiLKENT (!)
Aykut Kocaman'ın Bilkent Üniversitesi'nde öğrencilerle buluştuğu panel basına kapalıydı. Hatta dört ayrı gazetenden dört arkadaşımızın isimleri özellikle kapıya bildirilmişti.
Yüzlerce öğrencinin bulunduğu bir ortamda konuşulacakları, basına kapamak gibi dahiyane bir karar verilmişti.
Açık söyleyelim; ilk önce kulüp yetkililerinden şüphelendik.
Sonra öğrendik ki bu kararı Bilkent Üniversitesi vermiş. Yani özgür düşüncenin ve tartışmanın olması gereken bir üniversite, konuşulanları basına kapamak gibi bir yasaklama yapıyordu. Bu kararın sahipleri, özgür düşünen öğrenciler yetiştirecekti. Umarım bu konuda tatmin edici bir açıklama yaparlar da bizim kuşkularımızı yok ederler.
Ardından; Fenerbahçe'nin Ankara Tesisleri'ndeki Fenerium'da futbolculara imza günü yapıldı. Bunu da kulüp yetkilileri basına kapadı.
Neden kapadı?
Acaba gazeteciler, futbolculardan imza alır mı diye korktular. Buradan yapılacak haberin, yayınlanacak görüntülerin kulüp için kötü örnek mi olacağını düşündüler.
Böyle bir organizasyonun tüm Türkiye'de duyurulmasında ne gibi bir sakınca buldular acaba?
İletişimden sorumlu, kulübün marka değerini yükselmesi için görevli arkadaşların ve sayın Ali Koç'un da bu yasaklamadaki nedenlerini merak ediyorum.