Raconu Merk mi kesecek?
- Gürcan Bilgiç Yazıları
- 19 Ağustos 2010, 00:35:16
* * *
PASTA 'UMUT' YOK
Trabzonspor, Ankaragücü'nü Teofilo'nun iki golü ile geçerken maçın kahramanı Umut oldu. Gerçekten de iki etkili bindirme ile Kolombiyalı'ya gol yollarını açtı, takımını da rahatlattı. Ama maçtan sonra Umut'un, geçen senenin "pas" tartışmalarına "Herkes pas vermekten kaçınmadığımı gördü" şeklindeki demecine takıldım. Çünkü ilk gol öncesinde Umut kaleciyle karşılaşıyor ve vuruyor. Dönen topu, şansı kalmayınca Teofilo'ya ortalıyor. (Bu vuruşun gol atmak için de yapıldığını söyleyen olabilir). Yani Umut'un ilk hedefi kendi golünü atmak, pas vermek değil. İkinci golde de aynı durum var. Kaleci Özden'i karşısında görünce vuruyor Umut. Kötü vurduğu için Özden'den seken top Teofilo'ya pas oluyor. Yani yine Umut pas vermiyor. Kendisinden gol beklenen bir oyuncunun, ilk olarak kaleyi düşünmesi normaldir. Ben "Umut neden pas vermedi de, vurdu" demem. Ama pas vermediği halde, ortaya çıkıp da veriyormuşgibi davranmak, bu pozisyonları seyredenleri cahil sanmaktır.
* * *
G.SARAY'IN ÇARESİZLİĞİ
Kulübedekinin duruşu ile sahadaki takımın oyunu arasındaki paralelliği hep vurgularız. Kenardaki sakin ve kendine güvenliyse, sahadaki bu sinerjiyi alır. Tam tersine oradan oraya koşturup, bağırıp çağrıyorsa, sahadakilerin sakin kalma, rahat düşünme şansı yoktur. Rijkaard'ın Sivas'ta yenilen ilk golün öncesinde ve sonrasında faul kararına gösterdiği tepki, çaresizliğinin işareti. Artık kendi seçeneklerini tüketmiş, başkalarından medet umar hale gelmiş. Mazeret bulmaktan hiç vazgeçmiyor. Birisinde taç atmaya koşarak gelenleri eleştiriyor, birinde faul kararındaki yanlışlığı veya milli takımlardan yorgun dönen oyuncularını örnekliyor. Daha önce hiç yapmadığı şeyleri yapıyor. Hakemle veya rakibin antrenörüyle kavgayı göze alıyor, sorun yaratıyor. Kariyeri beklentilerimizi artırıyor. Oyuncu yorgunsa, dinlendirici antrenman yaptır. Vakit geçirmeyi bilmiyorsa öğret. Yertersiz görüyorsan özel çalıştır, CD'lerle geliştir. Ama yeter artık, bize mazeretlerle, kavgalarla görünme artık.
* * *
PAOK DEPLASMAN BİLE DEĞİL
Fenerbahçe'yi bugün Selanik'te ateşli bir taraftar topluluğu bekleyecek. Takımın üstüne gelecekler, hakemi baskı altına alacaklar, stadı kırıp dökecekler. Doğrudur ama bu takım İnönü, Ali Sami Yen, Avni Aker'i gördü. Oralarda sakin kaldı, kazandı, evine geldi. Oralarda baskının maksimumunu hisseti, sertlik tavana vurdu, küfür gırla gitti. Üstelik anladıkları dilden konuşanlar vardı. Ama bunları aşmayı başardı. Deplasmanda Partizan karşısında da oynadı. "Böyle taraftar olmaz" dedirten görüntüler ve tezahüratla maçı bitirdi. Şimdi PAOK deplasmanı veya Yunan taraftarının ateşinden bahsedilip, "zor" deniliyor. Bu maç, bizdekilere bakarsanız, deplasman bile sayılmaz. Geçiniz...