Kocaman günler
- Gürcan Bilgiç Yazıları
- 02 Haziran 2010, 23:41:47, Güncelleme: 02 Haziran 2010, 23:44:31
Taraftarın ve medyanın tepkisini ölçmeye çalışan Fenerbahçe yönetimi, gelen sinyallerin olumlu olduğunu fark ederek, önümüzdeki günlerde karar hızını artıracaktır.
Öncelik Daum ile yapılacak sözleşmenin fesh edilmesi elbette.
Aykut Kocaman, futbolculuğunda da, teknik direktörlük döneminde de durum tespiti yapmayı iyi başardı. Sorumluluk almaktan çekinmedi. Yıllarca gol kralı olması, son vuruştan asla vazgeçmemesi ve takımını rakip kaleye çekerek taşıması hep bu karakterinden kaynaklandı.
Teknik adamlığı süresinde ise kafasındaki takım modelinde hep Barcelona yattı.
Bol pas yapan, sahayı bu paslarla örümcek ağı gibi bezeyen, topun sahibi olmaya çalışacak bir takım.
Başarılı olmasa bile, çalıştırdığı her ekip göze hoş gelen, pozitif futbolu ve mücadeleyi benimsedi.
Bugünün 1-9-1'cilerinden olmadı hiç.
1-0 yenilgiye razı olmadan sahaya çıkardı takımları. Kazandığında da "rakibi iyi analiz ettik, futbolcularım dediklerimi aynen uyguladı" demecini vermedi.
Hep takımdaşlıktan, özveriden, alın terinden bahsetti. Hakemi eleştirirken de kararı değil, oyuncularının yenilen haklarını söylüyordu.
Bir yıldır takımla beraber. Hangi futbolcunun ne olduğunu iyi biliyor. Aziz Yıldırım'ı da daha iyi tanıdı, Samandıra'yı da.
Seyircinin ne istediğini biliyor, medyanın nasıl tatmin olacağının da farkında.
Elindeki bütçeyi iyi değerlendiren, şikayet etmek yerine durumdan vazife çıkarmayı tercih eden bir teknik adam Aykut Kocaman.
Teknik direktörlük yapmayı, başkanlık yapmak kadar seven bir yöneticisi olacak.
Aynı zamanda en büyük rakibi. Eğer işini özgürce yapabileceğine inanırsa, bu imkan ve destek ona sağlanırsa, Fenerbahçe yıllardır özlemi içinde yaşadığı kendi kahramanını yaratır. Eğer bunlar olmayacaksa, hiç gelmesin oraya.
Ne demişti Necmi Tanyolaç futbola geri dönmeye hazırlanan rahmetli Metin Oktay için: "Krallar palyaço olamaz..."
Kral Aykut'a naçizane önerimizdir...
* * *
Fenerbahçe Mali Kongresi cumartesi günü yapıldı. Rekor bütçenin kabul edilmesi değildi önemli olan.
Kulüpte yeni bir jenerasyonun, gelecekteki yönetimin hareket geçmesiydi.
Yıllar sonra ilk defa kürsüye çıkıp, Başkan Aziz Yıldırım'ı eleştirenler vardı.
Metin Şen, Rahmi Eyüpoğlu, Hakan Bilal Kutlualp veya Orhan Demirel gibi genç kuşağın önemli isimleri ve önceden yöneticilik tecrübesi yaşamışlar.
Aram Markaroğlu gibi yılların eskitemediği, kulübün politik dinamiklerinde hep yer almış, önemli bir "ağabey"...23-
24 yaşlarında kongre üyesi bir genç .
Hepsi kürsüden özenli ama sert konuştular.
Kısaca "Yapamıyorsanız, biz yaparız" mesajını verdiler.
Bilindik, muhalif denildiğinde akla gelen, bir kuşak sonrasından kimse yoktu ortalarda. Vazgeçmişler ve eskimişler bu kongrede elendi.
Şu anda dinamik bir kadronun ayak sesleri var.
Aynı tempoya sahip yöneticiler de var. Ali Koç, Şekip Mosturoğlu, Ali Yıldırım, Ömer Temelli, Semih Özsoy gibi "fırtına öncesi" isimlere de sahip Fenerbahçe.
Kulübün gelecek politikasına katkıda bulunabilecek, vizyon ve karakter sahibi bir kuşak bu. Bazıları içerde, bazıları dışarıda.
Ama ortak noktalarını iyi değerlendirebilecek kalitedeler.
Mali kongre, Fenerbahçe'ye "konuşma ve eleştirme hakkını" geri getirdiği gibi, kulübün geleceğini de harekete geçirdi.
* * *
ALTINCI ŞART!
Saracoğlu'ndaki son maçta, 18. şampiyonluğunu kaçırdı Fenerbahçe. Bir anonsçunun aymazlığı ile tüm bir camia, fırsatçıların ağzına pelesenk oldu.
Daha önce söylenmiş mi bilmiyorum ama ben ilk kez Levent Kızıl'dan duymuştum. Bir konuyu tartışırken, "İslamın şartı beş, altıncısı haddini bilmek" demişti Kızıl.
Bakıyorum da, son durumdan üstlerine "komiklik" görevini alanların hiçbiri Bursasporlu değil.
Kimilerinin 10 senedir beraberliği bile yok Kadıköy'de. Kimileri 10 puan fark yemiş, konuşuyorlar.
Hiçbirinin sportif bayrağı dalgalanmıyor bugünlerde. Hepsi tatildeyken Fenerbahçe basketbolda şampiyonluk kovalıyor, atletizmde Şampiyonlar Ligi'nde yarışıyor.
Kendi takımlarıyla "bükemediğin bilek" formatıyla, ayaklarına bakıp yürüyorlardı.Şimdi başkalarının sevinçlerinden pay kapmaya çalışıyorlar.
Özlemişler tabii. Ne yapsınlar; yıllardır "altıncı şartı" öğreniyorlar.