İnce çizgi

Mustafa Denizli'nin ilk on birine baktığımızda, "Bir hücum takımı" olduğunu söylememiz imkansız. Bir tek Bobo'nun golle birlikte anıldığı bir takımla, kazanmaya çıkmış bir teknik adam yorumunu yapmak mümkün değil elbette.. Ama konu bu değil. Kazanacak takımla, "kazanmak için oynayan takım" arasındaki ince çizgiyi Mustafa hoca çok iyi biliyor. Felsefesinde savunma yapmak yoktur. Böyle bir takımla bile bunu düşünemez. Hatırlayacaksınız; iki golle kazandığı Trabzonspor maçı sonrasında herkesten özür dilemişti; böylesine defansif oynadıkları için... "Ama başka çaremiz yoktu. Bu maç, öyle bir maçtı" diyerek gerekliliği belirtti. Mustafa hocanın felsefesinde risk ince bir detay. "Kazanacağım maçta niye risk alayım?" diye düşünür. Barcelona'ya karşı onu üç forvetle oynarken görebilirsiniz ama Kayseri sınavında oyunu kontrol eden takımla sahadaydı.

Tello'dan akıl oyunları
Ve... 2'nci dakikada hesaba bir gol yazıp, rakibin hata yapmasını beklediği sürede de ikinciyi buldu. Maçı bitirdi o golle. Kalan 60 dakika Kayserispor'un çareler üretmeye çalışacağı, Tolunay Kafkas'ın alternatif üretmek için kafasını yoracağı, Beşiktaş'ın sakin kalmak dışında bir şey yapması gerekmezken, rakibin riskleri üstlenip yaratıcı olmak zorunda kalacağı süreydi. Tello, ülkesindeki büyük acıyı içinde yaşarken, kendisiyle birlikte yüreğini burkan 18 arkadaşını daha yanında buldu. Attığı golün öneminin çok üstünde, ikinci gol öncesindeki müthiş pasını alkışlamak gerekir. Futbolun güç veya teknik kadar "akıl" oyunu olduğunu gösterdi hepimize. Tolunay Kafkas'ın Cangele'nin yokluğunda, etkili olmakta sınırlı bir kadrosu var. İlk dakikalardaki gol her şeyin değişmesine, yepyeni bir maça başlamasına nedendi. 21'inci dakikada savunma çıkartıp, Troisi'yi oyuna attı. Böyle bir kararı, ligimizdeki hangi anlı-şanlı teknik direktör şu ana kadar verdi. Kafkas'ın oyuna müdahalesi sonuç için yeterli olmayabilir. Ama farklı olmaya kararlı, kadere boyun eğmemeye niyetli bir teknik adam var Kayseri'de.