Başkan Aziz Yıldırım internet sitesine de koymuş açıklamayı. Maçtan sonra
Christoph Daum'un odasına gitmesinin nedenlerinin "medyada" çıkanlar gibi olmadığını söylüyor. Yanında
Aykut Kocaman'ın olduğunu da eklemeyi unutmuyor tabii. Yani: "
Sportif direktör görevinin başındaydı" demek istiyor. Maçtan sonra
Aziz başkanın neler yaptığını, kime ne dediğini, nelerden şikayet ettiğini biz de duyduk. Resmi sitede yazılanlardan farklıydı duyduklarımız. Takımın başına "profesyonel" getirdiğini iddia edip, yine işleri üzerine aldığını da bu hareketiyle "
resmen" belgeledi başkan. Yani
Kocaman "taça" çıktı. Sonuçlardan veya galibiyetlerden daha çok yeni yapılanmanın
Fenerbahçe için önemli olduğunu savunanlardanım. Duygusallıklar tribünlerde kalmalı, takımı, oyuncuları ve teknik adamı yöneten anlayış kesinlikle "
profesyonel" olunmalı. Ama
Aykut Kocaman'ın da altını çizdiği çok önemli bir analiz var: "Yılların reflekslerini bir anda silip atamıyorsunuz." Hep kulağımda bu cümle var.
Bursaspor maçından sonra başkanın yaptığı hareketin en net açıklaması. Sistem değişiyor ama refleksler daha körlenmedi. İki tarafa gidip; geliyor düşüncelerim. Aziz başkanın takımdan elini çekmesi gerektiğinden emin olurken, sahadakileri
yola getirecek başka bir aktivitenin olmaması nedeniyle ortada bir "
mecburiyet" durumu olduğuna da kanaat getirmiyor değilim... Ve son kararım... Başkan
yanlış zamanda, doğru olanı yaptı. Tepkiyi maçtan hemen sonra değil, 24 saat geçince koymalıydı. Kritik günler geçiriyor
Fenerbahçe... Beş maçta üç mağlubiyet, iki beraberlik var. Tam '
düzeliyor, iyi oynuyorlar' dediğimiz anda futbolcuların tepeye kısa sürede tırmanıp, kendilerini aşağıya yuvarladıklarını görüyoruz. Yenilen gollerin neden sırasında "
kişisel hatalar" ilk sırada gözüküyor. Takımı genelde mücadele etmediği için eleştirebiliriz. Ama
Manisa'da,
Lille'de veya
Bursaspor maçında bariz hatalar söz konusu. Genel bir bütün içinde görüntü "
kötü" değil... Bu açıdan geçen yılların
Beşiktaş'ına benzemeye başladılar. Sarsak oyuncuların, nerede nasıl duracaklarını, topa nasıl vuracaklarını bilemeyenlerin, bu büyük takımın formasını nasıl giydiklerini tartışacağımız pozisyonlar bunlar. Aziz başkan, sezon öncesinde iki şey vadetti; birincisi
şampiyonluk, ikincisi
savaşan takım. Takımı savaşmıyor. En azından son maçta. Yine sezon öncesinde hepsi ile tek tek konuştu. "Taşın altına elinizi sokacak mısınız?" dedi. Buna göre kendi iddiasını keskinleştirecekti. Söz aldı hepsinden. Sonra...
Otellerde tatlı hayat... Ve yine sonra... Tatlı hayat lüks konut sitelerindeki
garsoniyer dairelerde devam etti.Sonra... Bunları tespit ve imha hareketi... Yapmayacak mı başkan?
Aykut Kocaman yetki çizgisini aşmamaya özel dikkat gösteriyor. Disiplin
Daum'un inisiyatifinde. Oyuncularına, özellikle
Brezilyalılara tek laf etmiyor. Antrenmanda "daha hızlı" diye bile uyarmıyor.
Samandıra'da Daum'un tatlı baharı var ama iş maçların zorlu dakikalarına gelince bir yerlere "
karlar" yağıyor. Bu sorumsuzlar tek bir şeyden anlıyorlar, başkan da bunu biliyor. İpler
Daum'da değil, Aykut hoca prensiplerine bağlanmış. Bu takımın dağılmasına nasıl kendisi aldığı kararlarla neden olduysa, toparlamak da ona düşüyor.
Kolay gelsin...