Alkışlanan ikili
- Gürcan Bilgiç Yazıları
- 14 Ekim 2009, 22:25:02, Güncelleme: 15 Temmuz 2010, 16:30:16
Medyaya konuşabiliyor, röportaj verebiliyor, takım hakkında fikirlerini özgürce ifade ediyor, yönetimler tarafından muhatap alınıyor ve maç sonrasında mikrofonlara konuşuyorlardı. Ne Piontek ne de Derwall bundan rahatsız oldu. Aksine yardımcılarını teşvik ettiler, önlerini açtılar.
YAPISINDA YOK
Fatih hocanın yapısında ise böyle bir şey yok. Son Avrupa Şampiyonası'nda, yarı finalin geldiği Hırvatistan maçı sonrasındaki zafer konuşmasını tek başına yapıyordu. Yanında ne Oğuz Çetin ne de Metin Tekin vardı. Halbuki Almanya ile oynanacak yarı finalin ne olacağı belli değildi. Böyle bir başarıyı yardımcıları ile paylaşmamıştı Fatih hoca. Onların önünü açmamış, böylesine bir gecede "söz" imkânı vermemişti. Kamp süreçlerinde de diğer zamanlarda da yardımcılarını bu rol için teşvik etmedi. Kızamayız, yapısı bu. Her şeyin kendi kontrolünde olmasını seviyor, öyle istiyor. Hesabı kendisi veriyor çünkü. Fatih Terim'in olduğu bir yerde başka bir ismin ön plana çıkabileceğini Hıncal ağabey veya bir başkası nasıl düşünebilir. Ama Fatih hoca teknik toplantılarda veya analiz çalışmalarında yardımcılarına sonsuz özgürlük veriyor. Oğuz Çetin de Metin Tekin de taktiği veya ilk 11'i Fatih hoca ile sonuna kadar tartışan karakterler. Elbette son kararı hoca verecektir. Ama bizler veya sizler bu kararlardan hangisinin yardımcılara ait olduğunu bilemeyiz. Bunu ne hoca söyledi ne de onlar iş ahlakı gereği açıkladı.
YAKIŞIYORLAR
Türk futbolunun iki önemli değerine, 'sinek ikili' sıfatı hiç layık değil. Milli Takım'a yakın kişiler, federasyon yöneticileri de bunu çok iyi biliyor. Hocalarını bir an bile satmayan, arkasından kötü tek laf etmeyen, kendilerini farklı göstermek adına kulisler çevirmeyen, medyadan adam aramayan, fiskoslarla nemalanmak istemeyen adam gibi adam onlar. Bu dört sene, bence futbolumuza çok önemli iki teknik adam kazandırdı. Hepimiz bunu göreceğiz.