Taraftarın kalbi
Bursaspor maçının devre arasında Aragones taktiğini açıklarken, Deivid ve Uğur Boral'dan orta sahayı geçmemelerini istiyor. "Burada 1-0 iyi sonuç. Semih ve Güiza ilerde kalacaklar, siz risk almayın" diyerek takımının iplerini çekiyor. O anda Bursa'da durum ne? Rakip tek bir kez bile Fenerbahçe kalesine etkili gelememiş. Pasları doğru kullanamamışlar, geriye oynamayı tercih etmişler. Ve şampiyon olmak için direnen takımın teknik direktörü, dizginleri çekerek, gol atması bile kuşkulu bir rakipten korkuyor. Bunu ilerleyen dakikalarda Semih'i de oyundan alarak gösteriyor. Ertuğrul Sağlam, bu değişikliklere iki hücumcu ile karşılık veriyor. Son 15 dakikada Bursa, maçı tek kaleye çeviriyor ve biri penaltı iki duran toptan gelen gollerle maçı kazanıyor. Maç sonunda galip taraf Fenerbahçe de olabilirdi, önemli olan bu değil, çünkü bir maç sonra yine kaybedeceklerdi. Felsefeleri yanlış, başlarındaki teknik adamın cesareti yeterli değil ve sahadaki oyuncuların kapasitelerini zorlamak bir yana, onların var olan güvenlerini de eriten oyun anlayışı var. Fenerbahçe'yi "büyük" yapan, Kocaeli maçındaki korkak oyunu gördükten sonra ıslıklara oyuncularını protesto edip, vakit geçirme hareketleri yapan kalecisini yuhalayan seyircisidir. Taraftarın kalbini taşımayan bir teknik adam veya oyuncu ya da takımla bir yere gidemezsiniz. Sizi alacağınız galibiyetler biraz rahatlatır o kadar. Kimseyi mutlu edemezsiniz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.