Başkanın şikayeti
Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, Emre Belözoğlu'nun imza töreninde, haberci arkadaşlarımızdan doğruları yazmalarını istedi. Her gün gazetede bir başka futbolcunun Fenerbahçe'ye geldiğini okumak, takımdaki oyuncuların rahatsızlığını görmek ve bundan kurtulmaya çalışmak, Yıldırım'ın haklı tarafı. Uzun yıllar Fenerbahçe muhabirliği yaptım ve Aziz başkan ile voleybol şubesi sorumlusu olduğu dönemden itibaren çalıştım. Hiçbir muhabir veya gazete yanlış yapmak istemez. Altına isminizi koyduğunuz haberin doğru olması en önemli gururunuzdur. Çünkü seneler içinde yazdığınız haberlerin inandırıcılığı bu sayede artar. Elbette yanlışlar, hatalar yapabilirsiniz. Tecrübeniz ile bunları da ya fark edersiniz, ya da bazen tuzağa düşersiniz. Fakat şu andaki muhabir arkadaşlarım Fenerbahçe'den haber almak için taşın suyunu çıkartıyorlar. Futbolcularla görüşmeleri yasak. Yöneticileri arayamıyorlar, arasalar da "Başkan kızar" diyerek hiçbiri konuşmuyor. Takımın sorumlularına ulaşmaları, sakat futbolcuların durumlarını sormaları bile belli bir bürokrasi gerektiriyor. Duydukları bir transfer haberini doğrulatacak kimse bulamıyorlar. "Doğru değil" değil" diyen yönetici, iki gün sonra transfer gerçekleştiğinde, "O zaman saklamak zorundaydım" diyerek günah çıkartıyor. Bu durumda haberci arkadaşlarımızın her duyduklarını yazmaktan başka çareleri kalmıyor. Yazmasalar haberi atlayabilirler, yazdıklarında da yalanlanabilirler. Ama ellerindeki haberi resmi bir kaynağa doğrulatma şansları yok. Ben bu durumları yaşadığımda kaynağıma olan inancımı devreye sokardım. Eğer sağlam olduğuna inanırsam, yazardım. Kaynağımdan tereddütüm varsa doğrulatmak için uğraşır, gerekirse haberi atlardım. İkinci bir durum da geçenlerde Rıdvan Dilmen'in dillendirdiği kalıplaşmış başlıklar. Her kamp döneminin yıldızı vardır, hocası futbolcuların suyunu çıkartır, disiplin üst seviyededir, komando çalışmaları yaptırılır. Bunun ilk nedeni, artık taktik idmanların basına kapatılmasıdır. Hocanın ne yapmak istediği hakkındaki antrenman detaylarını kimse izleyemiyor. Kanat mı çalıştırıyor, yoksa ofsayt taktiği mi bilemiyorlar. Dolayısı ile bu detaylara uygun yorum da gelişmiyor. Taktik idman seyredemediğim için bir senedir Samandıra'ya gitmiyorum. Düz koşu yapan oyuncuları görüp, ne izlenimi edineceğim? Hocanın ne yapmak istediğini görebilsek, maç yorumu yaparken de daha sağlıklı düşünüp, daha keyifli yazabileceğiz. Elbette madalyonun bir de öteki yüzü var. Muhabir arkadaşlarımızın kendilerini geliştirmek adına bir eğitimden geçmeleri, daha farklı olmaya çalışmaları da gerekiyor. Bu konuda TSYD 2. Başkanı iken Mustafa Denizli ile konuşmuş, kulüp muhabirlerinin hangi antrenmanın niçin yapıldığını öğrenmeleri için bir seminer düzenlemek istemiştik. Böylece gazeteci arkadaşlarımız, hocanın yaptığı çalışmayı, sadece düz koşu veya beşe iki olarak görmeyeceklerdi. Bize nasip olmadı. Sevgili Esat başkan belki böyle bir ufak semineri tertipleyebilir.
YAZARIN ÖNCEKİ YAZILARI
TÜM YAZILARI