Hücum emri

Jean Tigana prensipleri için yaşayan bir adamdı. Aldığı kararların arkasında yanlış da olsa duran bir yapısı vardı. İnsan faktörünün olduğu, özellikle de futbolcuların baş aktör olduğu bir görsel şov ortamında 'dediğim dedik' tavırlarının çok sempatik karşılanmadığını söyleyebilirim. Beşiktaş gibi büyük takımların taraftarını sadece skorla değil, oynadığı futbolla da mutlu etmesi gerektiği gerçeğine kulaklarını tıkamıştı. Önce defans güvenliği diyerek İbrahim Üzülmez'e, Koray'a, bu yüzden kadroya almadığı Ali Tandoğan'a 'İleri çıkmayın' diye bağırışlarını hepimiz hatırlıyoruz. Bence bu durum hoca sistemiyle, yada tercihiyle, camia beklentilerinin uyuşmaması sorunu ve bunda da idari bir tercih hatası vardı. Bunları niçin yazdım? Dün Ertuğrul Sağlam'ın Hamburg maçından sonra Duisburg maçında da Tigana'nın 'gitme- çıkma' dediği futbolculara 'İleri git-çık', 'İlerde pres yap' diye değişen bağrışlarıydı.

Anlayış değişiyor
Beşiktaş'ın anlayışı değişiyor. Bundan sonra siyah-beyazlı takımı izleyenler çakılı ve çizgi halinde defans izlemeyecekler. Çok koşan, gol arayan ve geçen sezona göre çok daha fazla gol atan bir Beşiktaş izleyeceğiz. Tercih yapmam gerekirse. rizikolu ama ofansif anlayışı tercih ettiğimi de belirtmek isterim. Solda İbrahim Üzülmez-Tello, sağda Serdar Kurtuluş-Mehmet Yozgatlı- Ali Tandoğan, ön liberoda Cisse-Koray ikilisi Beşiktaş'ın bu bölgelerdeki sorunlarını çözecek nitelikte. Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi için uzun boylu ve kaliteli bir stoper ile son vuruşlarda etkili bir golcü alırsa takımdaki eksiklerini de gidermiş olur. Şu ana kadar yönetimin önerdiği isimlerden 3 tanesini istemeyen Sağlam'ın 'Uzun, hızlı ve tecrübeli' stoper şartının ne kadar doğru olduğunu dün Duisburg karşısına çıkan 11'in boy ortalamasıyla bir kez daha gördüm. Avrupa'da başarının yolu kaliteden ve boy ortalaması uzun takımdan geçiyor.