Takımın gerçek ruhu
Takımların gerçek ruhu kim.
Ya da takımlara kim ruh veriyor! Futbolcular mı yoksa yöneticiler mi... Futbolcular profesyoneldir... Parasını alır oynar.
Para alamadığında ise oynamaz...
Yöneticiler de aynıdır.
Takımda kötü gidiş varsa...
Ya hoca değişikliğine gider veya hakemi suçlar.
Bir bahane bulur yani.
Bahane ürütemediklerinde ise takımı yüzüstü bırakıp kaçarlar.
Başka sayısız örnekte verebilirim..
Trabzonspor'u borç batağına sokup kaçanlar mesela...
Köfteci satışının düştüğü için üzülür.
Ürün satıcısı kazancının azalacağı için endişe duyar.
Hoca ise 'nerede hata yaptık' der... Başkanın üst üste gelen kötü sonuçlardan sonra sözleşmesini iptal edeceğini bilir.
Bu olumsuzluklar rağmen bir süre sonra normal hayata dönerler.
Ama bir grup var ki takımın hiçbir olumsuzluğunu içine sindiremez .
Takımla sözleşmesi yoktur.
Kimseden para pul almaz.
Makam mevki de beklemez.
Yaz demez, kar kış demez, cebinde parası olmaz.
Borç harç eder mutlaka maça gider.
Takımların gerçek ruhu, gerçek sahipleri işte onlardır.
Yani taraftarlardır.
Futbolcuların ruhsuzluğu, Hocanın yetersizliği, yöneticinin vurdum duymazlığı elbette ki takımın imajını olumsuz etkiler.
Ama spor otoriterleri taraftara bakar.
Taraftarın yaptıkları kulübün imajını etkiler.
Futbolcu sahada ırkçılık sayılan bir hareket yapsa bu ayıp ona mal edilir.
Böyle bir şeyi taraftar yapsa olay kulübe kara leke olarak çalınır.
Yani taraftar kulübün aynasıdır.
Sonuç futbol kulüplerinin ruhu taraftarlardır.
Takımın karakterini onlar yansıtır.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.