Osimhen'den sonra
- Ender Bilgin Yazıları
- 12 Eylül 2024, 20:14:05, Güncelleme: 13 Eylül 2024, 06:50:22
Victor Osimhen hiç şüphe yok ki yaz transfer döneminin en büyük bombası oldu. Nijeryalı yıldız ligimize gelmesi beklenecek en son isimlerden biriydi. Galatasaray neredeyse imkansızı başararak büyük sükse yaptı. Bu, işin transfer başarısı kısmı. Bir de oyun yapısı ve takım içi ilişkiler kısmı var. Bakın, işin mali boyutuna hiç girmiyorum. Onu yöneticiler düşünsün.
Osimhen alınınca Galatasaray'ın İcardi ve Batshuayi ile birlikte üç santraforu oldu. Takımın tek santrafor ile oynaması durumunda İcardi'nin yedek kalması, Batshuayi'nin Fenerbahçe'den ayrılık sebebi olan üçüncü forvet durumuna düşmesi söz konusu. Tam bir kabus! Galatasaray üçlü savunmaya dönerek, 3-5-2'nin varyasyonlarını oynamaya başlayabilir. Bu takdirde sağ ve sol kanat bekleri büyük önem taşıyacaktır. Sağda Barış, solda muhtemelen Ismail Jakobs ya da transferi gerçekleşirse Zalewski oynar. Orta sahanın da takviyeye ihtiyacı var. Torreira, Sara ve Kaan mevcut kadroda en mantıklı isimler. Ama iyi bir sekiz numara şart. Keza üçlü savunma da takviyeye ihtiyaç duyacaktır. En büyük sıkıntı dereyi geçerken sistemi değiştirmek olacak. Böyle bir diziliş planına geçmek en az iki aylık antrenman ve beraber oynama pratiği gerektirir. Oyuncuların büyük bölümünün uzun süredir oynamadıkları üçlü savunma düzenine alışmaları kolay olmayacaktır. Hayatında bu varyasyonda hiç oynamamış olanlar bile var. Ezcümle, Osimhen sansasyonel bir transfer. Ama Galatasaray'ın saha içi ve dışında karşılaşabileceği bir dizi sorunu gidermesi gerekecek. Okan Buruk'un işi zor!
SEZONUN İLK BÜYÜK MAÇINA DOĞRU
Trabzonspor-Beşiktaş maçları genellikle bol gollü ve seyir zevki yüksek mücadelelere sahne olur. Ne var ki, milli ara nedeniyle oyun ritmi ve beraber oynama alışkanlığının kesintiye uğraması kaçınılmaz olacak. Bu durum sezona hızlı giriş yapan Beşiktaş için dezavantaj gibi görünüyor. Yine de Paulista-Rafa Silvaİmmobile omurgası öylesine iyi iş çıkardı ki siyahbeyazlı takımın "tahmin terazisinde" ağır bastığını söylemek yanlış olmaz.
Muhtemelen yeni transfer Mario'da sol kanatta şans bulacaktır. Gelelim terazinin diğer kefesine. Her şeyden önce Şenol Güneş faktörüyle hem takım, hem de tribünler üzerlerindeki ölü toprağını atacaktır. Bu tarz maçlara alışkın olan Güneş iyi başlamak adına mutlaka şapkadan tavşan çıkarmanın yollarını arayacak. Ama öncelikle El- Musrati'nin pas bağlantısını kesmek, Rafa Silva ve İmmobile'ye yakın savunma yaptırmak isteyecektir. Beşiktaş'ın geçiş oyununa imkân tanımayacak çareler arayacağını öngörmek de mümkün. Enis'in sakatlığında takıma yeni katılan Simon Banza ilk 11'de başlayabilir. Sakatlıktan yeni çıkan Saviç ve Denswill'in maça yetişeceği söyleniyor. Güneş, eski göz ağrısı Ozan Tufan'a da şans verebilir. Bilgileri alt alta koyunca Beşiktaş'ın daha hazır olduğuna şüphe yok. Bordo-mavili takımın zaman ihtiyacı var. Ama Trabzonspor evinde kolay kolay boyun eğmeyecektir. Önce beraberlik, sonra Beşiktaş galibiyeti diyorum!
DEMOKLES'İN KILICI
Başlık günümüze kadar uzanan bir Yunan efsanesinden geliyor. Kral Dionysios, bulunduğu makamın zorluğunu göstermek için yakın dostu Demokles'i bir günlüğüne kral yapar. Demokles'in mutluluğu, onuruna verilen ziyafette başının üzerinde at kılına bağlı çok keskin bir kılıcın sallandığını görmesiyle korkuya dönüşür ve büyük makamların güzel olduğu kadar tehlikeli olduğunu da anlar…
Efsaneyi Montella'nın durumunu özetlemek için hatırlattım. Çünkü İtalyan Hoca İzlanda maçı öncesi ve sonrasında yaptığı iki açıklamayla ne kadar "sıkıntılı" olduğunu ortaya koydu. Önce, "İzlanda'yı tarihimizde sadece iki kez yenebilmişiz" diyerek olası bir kötü sonuca kılıf hazırladı. Maç iyi bitince de santrforsuz oynatma eleştirilerine cevap olarak "Kerem son 10 dakikayı forvet olarak oynadı. Sırtında 9 yazmıyordu ama 9 numara gibi gol attı." dedi. Avrupa elemelerindeki liderlik ve Euro 2024'deki çeyrek finale rağmen Montella hala eleştiri oklarının hedefinde. Ama bunun ilk sebebi oynadığımız futbol değil. Büyük camiaların hepsi renktaşları olan önemli teknik adamları o mevkide görme derdinde. Medya da bu spekülasyonlardan besleniyor. Bu nedenle Fatih Terim, İsmail Kartal, Sergen Yalçın ya da Şenol Güneş gibi isimler hikâyedeki kılıç gibi Montella'nın başının üzerinde sallanıyor.
Bırakın Uluslar ligi ve Dünya kupası elemeleri geçsin. Sürekli teknik adam polemiği yaparak milli takıma değil, isimlere hizmet etmiş oluyorsunuz. Galler maçı kötü, İzlanda karşılaşması gayet iyi geçti. İzin verin, adam işini yapsın! Montella'nın kaderini polemikler değil, performansı belirlesin.