Hıncal Uluç'un ardından

Geçtiğimiz Salı günü Hıncal ağabeyi toprağa verdik. Uzun yıllar Türk basın ve medya dünyasında referans merkezi olmuş, meslekte devrim niteliğinde ilklere imza atmış bir duayendi. Seveni kadar, sevmeyeni de çoktu. Çünkü aklından geçtiği gibi yazar, "kim-ne düşünür?" diye dert etmezdi. Bu durum kimi zaman kantarın topuzunu kaçırmasına da neden olmuştur. Ama sağlığında kapısında kuyruk olanların, ağzından çıkacak bir söz ile mevki kazanma peşindekilerin, meslek yaşamlarında yollarını açıp, destek verdiği birçok kişinin cenazesinde olmadıklarını görmek üzücüydü. Kim bilir? Belki de sosyal medyadaki linçten etkilenmişlerdir. O konudan bahsetmişken… Bizim geleneğimizde ölünün arkasından kötü söz edilmez. Bunu gündeme getirenlerin eylem ile söylemleri neden örtüşmüyor acaba? Velhasıl, ben Hıncal Ağabey'i evindeki misafirperverliği ve o şen kahkahasıyla hatırlayacağım. Minnoş ile Çarşı eminim onu çok özleyecekler.

MESSİ'NİN KABUSU
Otuz altı maçtır yenilmeyen Arjantin'in Dünya Kupası'ndaki ilk maçında Suudi Arabistan'a mağlup olması eşine az rastlanır bir sürpriz oldu. Suudilerin galibiyeti, Japonya'nın Almanya'yı yenmesinden bile daha çok konuşulacaktır. Açıkçası Arjantin'in skordan bağımsız olarak rakibine karşı oyun anlamında da baskı kuramadığını belirtmek gerek. Ben bir ara Messi 'nin orta sahada top alıp, "acaba ne yapsam?" diye çaresizce etrafına baktığını gördüm mesela. Bu arada Galatasaray taraftarlarının da İcardi 'nin Arjantin milli takımına seçilmemesinden dolayı bu yenilgiden keyif aldığını söylemek gerek. Ben olsam tam tersine İcardi Katar'da yıpranmadığı için memnun olurdum o ayrı. Messi'nin kariyerindeki son Dünya Kupası'ndan bir şampiyonluk beklediğini herkes biliyor. Bence Arjantin gruptan çıkmayı başaracaktır. Ama ikinci olup, Danimarka- Hollanda yolundan ilerlemek yerine Fransa ve İngiltere ile eşleşmek de var. İşte bu, Messi ve Arjantin için tam bir kabus olur.

RONALDO M.UNİTED'E KARŞI
Ronaldo mu, Messi mi? İşte, son yılların en popüler futbol sorusu. İki süper yıldız yıllardır karşılaştırılır. Futbol terazisinde hangisinin ağır bastığı tartışılır durur. İkisinin de seveni çok ama ülkemizde sanki Ronaldo sevgisi biraz daha ağır basıyor. Belki de Filistin konusunda sergilediği tavırdan dolayıdır. Bilemiyorum. Bu nedenle Ronaldo ile M.United'ın ayrılığı bizim coğrafyada pek sevilen İngiliz ekibinin de nankörlükle suçlanmasına neden oldu. Sizi bilemiyorum ama ben kurumların, her zaman kişilerden önde geldiğini düşünürüm. Futbolda da, diğer mesleklerde de… Elbette bazı futbolcular vardır, takımlarına büyük değer katarlar. Maradona ile Napoli örneği gibi. Ama ne olursa olsun kulüp kimliği ve geleneği önce gelmeli. M.United için Alex Ferguson daha mı az değerli? Ronaldo Manchester için bir ikon. Tamam. Ama asıl olan kulüplerdir. Adınız Ronaldo bile olsa!

F.BAHÇE FERDİ'Yİ SATAR MI?
Son günlerde Napoli'nin Ferdi Kadıoğlu ile ciddi şekilde ilgilendiği haberleri gelmeye başladı. İngiltere ve Almanya'dan farklı kulüp isimleri de dillendiriliyor. Ferdi'nin kaydettiği gelişim müthiş. Tam bir joker. Önü gerçekten çok açık. Bu nedenle 25 milyon Euro gibi bir rakamdan bahsedilmesini abartılı bulmuyorum. Ancak Ferdi'nin devre arasında satılması Fenerbahçe açısından telafisi zor bir güç kaybına neden olur. Min Jae'nin yol açtığı boşluk ortada. Napoli'nin ilgisi iyi güzel de, Min Jae'ye Ferdi'de eklenirse şampiyonluk iyice zora girer. Fenerbahçe'de Szalai, Crespo ve Rossi gibi isimlerin de transfer piyasasında karşılığı var. Arda ve Ferdi için çok iyi rakamlar geleceğini öngörmek ise falcılık değil. Elbette tüm bu işler için doğru zamanlama önemli. Aksi halde gelen para, yapmak yerine yıkmaya yarar.

FUTBOL ARASI EUROLİG KEYFİ
Fenerbahçeliler açısından Dünya kupası arasına Giresun yenilgisiyle girmek tat, tuz kaçırmıştı. Üstüne bir de ezeli rakip Galatasaray'ın fantastik Başakşehir galibiyeti eklenince bahar havası bozuldu. Ancak Sarı-Lacivertliler basketbolda öyle doludizgin gidiyor ki, futbol arası resmen keyfe dönüştü. Türkiye ligindeki liderliği bir kenara bırakıyorum. Eurolig 'deki galibiyet sayısı ve liderlik gerçekten büyük iş. Hele yeni bir koç ve yeni bir takımla… Obradoviç sonrası geçen yıl gelen şampiyonluk bile Euroligdeki şaşalı günlerin gölgesinde kalmıştı. Fenerbahçe Beko yeniden kapalı gişe oynamaya ve güçlü bir final four sinyali vermeye başladı. Jesus'a diyeceğimiz yok ama de Fenerbahçe'de yabana atılmayacak bir iz bırakacak gibi.