Avcı'nın asıl hatası
Avrupa sıralamasında İsrail'in de gerisine düşmek son darbe oldu. Konyaspor Vaduz'a elenince çileden çıkmıştık. Trabzonspor'un elemesi gereken Kopenhag'a geçilmesi tuzu biberi oldu. Avcı Antalyaspor maçına odaklanıp, skor 2-2 'ye gelmesine rağmen maçı forse etmeye çalışırken, üç gün sonra sezonun kader maçını oynayacağı aklına gelmiş midir acaba? ''Maç maç düşünmeyi, her maçın önemi ayrı'' klişelerini falan bir kenara bırakın. 27 yıl sonra Şampiyonlar Ligi'nde yokuz yahu! Antalya'da fiziksel ve mental olarak yıpranan bordo-mavili futbolcular Kopenhag maçın dörtte üçünde inisiyatifi rakibe bırakmıştı. Kimse edebiyat yapmasın, maç onların istediği dibi oynandı ve bitti. Hoca'nın Bakasetas'ı oyuna geç alması vb. teknik hataları tartışılabilir. Ama benim için asıl hata maç sonu basın toplantısında söyledikleriydi. Rakibin pozisyon sayısı, oyunun kontrolü bizdeydi açıklamaları içi boş istatistiktir. Hele bir söz var ki… Maç oynanırken nem %85'ti dedi Abdullah Hoca. Bunu Danimarka'dan gelen rakibin önünde söyledi hem de. Yılın 300 günü kar ile yaşayan adamlarla oynayıp, sıcak ve nemden bahsederseniz bize de bunları yazma fırsatı verirsiniz. İnsaf!
F.BAHCE FABRİKA AYARLARINA DÖNDÜ
Fenerbahçe Lig ve Avrupa'da yoluna doludizgin devam ederken takımın yıllar sonra ilk kez fabrika ayarlarına döndüğünü gördük. Önce hücumu düşünen, savunma yapmak yerine yaptıran, yediğinin bir fazlasını atabileceğine taraftarlarını inandırmış bir takım. Bu işin mimarı iki ayda elini belirgin şekilde takıma değdirdiğini gösteren Jorge Jesus'tur. Jesus yukarıda saydığım özelliklerin yanına önde birlikte baskı yapabilen, fizik kalitesi yüksek, dirençli oyun yapısını da ekledi. Peki, eksikler yok mu? Elbette var. En önemli sorun, savunma arasına ve arkasına atılan topların Fenerbahçe kalesi için ciddi tehditlere neden olması. Mevcut yapının yumuşak karnı bu. Kim Min-Jae bunun için çok önemliydi. Aynı nedenle bu yapıda ağır ve ikinci hamlesi olmayan stopere de yer yok. Ön liberonun takım savunmasına istikrarlı katkısı da çok önemli. Fenerbahçe maalesef bu sisteme uymayan yanlış ya da yetersiz transferler yaptı. Ama Peres başta olmak üzere bazı isimler için de erken yargıya varıldı. Fenerbahçe maçları bu sezon bol pozisyonlu geçecek. Sarı-Lacivertliler de rakibe net pozisyonlar verecek. Ama onlar için gol atmak hiç zor olmayacak. Bu aşamada bence en önemli transfer hamlesi santrafor değil, çok iyi bir sağ stoper olmalı. Üzerine santrafor alınabilirse ne ala. Unutmadan, Jesus temiz kalpliymiş. D.Kiev eşleşmesi bu sezon F.Bahçe'nin tek yenilgi aldığı takım ile(70 dakika on kişi oynamıştı) kendini bir kez daha test edip, pozitif ayrımcılara ağzının payını vermesi için güzel bir fırsat olacak.
FUTBOLCU VAR TOPÇU VAR
Futbolcular yaptıkları işten büyük paralar kazanıyor. Yetenekleri sayesinde genç yaşta hayatları değişiyor. Tüm gözler üzerlerinde. Elbette bu durum bir dizi sorumluluk da getiriyor. Fenerbahçe-Adana Demirspor maçında Onyekuru ve Belhanda'nın tavırlarını görünce aklıma bir kez daha bu detay geldi. Galatasaray taraftarları mutlu olmuş mudur bilemem ama Adana Demirspor'a gönül verenlerin, oyuncularının eski takımlarına yönelik aidiyetlerini görünce sevindiklerini hiç sanmıyorum. O taraftarın aklına Galatasaray maçında neler gelecek acaba? Ya da bu tavırları sergileyen isimler Galatasaray maçında normal olarak gol kaçırsalar bile yaptıkları her hata saçma sapan polemiklere yol açmayacak mı? Aslında buna benzer işler ilk kez yaşanmıyor. Aynı duruma düşen çok futbolcu oldu. Ama kötü örnek, örnek değildir. Ben size iyi bir örnek göstereyim. Hem de uzaktan değil. Bugün Galatasaray'da olup, geçen sezon kiralık oynadığı Demirspor formasıyla sarı-kırmızılı takımı tek başına yıkan Yunus Akgün'den bahsediyorum. İşte bu yüzden bir futbolcular var, bir de topçular!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.