Emre Bol

Emre Bol

03 Mayıs 2014 | Cumartesi

Mahşerin 4 atlısı

Ersun Yanal takımlarının en önemli özelliklerin başında "hücum gücünün çok yüksek olması" geliyor. Şampiyon Fenerbahçe'nin ileri ucunda oynayan futbolcuların kalitesi rakiplerin çok üzerindeydi.

Beraberliğe bile tahammülü yoktu
Sow, Webo, Emenike ve Kuyt... Bu oyuncuların karşısında oynamak çok acı vericiydi!
Takır takır işleyen dişli gibiydiler.
Biri dursa, öteki çalışmaya başlıyor; rakip defansların başı dönüyordu.
Yanal, Fenerbahçe'yi çalıştırmaya başladığında kafasında tek bir şey vardı.
Gol rekoru kırmak... Takım her geçen gün bu hedefe biraz daha yaklaşıyordu.
Kaybetmeyi aklından bile geçirmeyen başarılı teknik adam, bütün sistemini kazanmaya göre kurmuştu.
Beraberliğe bile tahammülü yoktu. Fenerbahçe, kırmızı görmüş boğa gibi sadece saldırıyordu!

Kabus gibi çöktü!
Ama ikinci yarının başlarında işler yolunda gitmedi. Forvette üst üste yaşanan sakatlıklar, ardından gelen yenilgiler ve puan kayıpları, işleri bir anda terse çevirdi.
10 puanlık fark 4'e inmişti. Eleştiriler ise artık direkt Yanal'a geliyordu; takımı körü körüne hücum oynatmakla suçlanıyor, hatalı olduğu savunuluyordu.

"Bize hiç kimse yetişemezdi"
Ancak futbolu hep kitabına göre oynatan Yanal'ın hatalarını fark etmesi uzun sürmedi.
Eleştirilerden de gereken dersi çıkarmıştı.
Artık daha kontrollü bir futbolu uygulatıyordu takımına. Kendini de geliştiriyordu.
Büyük takım hocası olmanın gereklerinin farkına varmaya başlamıştı.
Emenike anlatıyor: "Bu sezon bize ikinci bir takımın yetişme imkanı yoktu. Zira gerçekten çok iyi bir takımız. Bir gün bile şampiyon olamayacağımızı aklımdan dahi geçirmedim. Biz gerçek gücümüzü sahaya yansıttığımız sürece maç kaybetmeyiz.
Sakatlıklar, cezalılar oldu, eksik kaldık.
Arkadaşlarımla o dönemlerde sadece puan farkının biraz eriyebileceğini düşünüyorduk.
Daha fazlası olamazdı rakipler için."
Fenerbahçe'nin 4 silahşorunun başarısının sırrı aslında Samandıra Tesisleri'nde saklıydı.
Antrenmanlar sona erdiğinde herkes duşunu alıp tesislerden ayrılırken, Sow, Webo, Emenike ve Kuyt ekstra şut çalışıyorlardı.

Sow durmaz
Kalecileri şut yağmuruna tutan golcülerin arasında tatlı bir rekabet vardı. Bu şut çalışmalarında iddiaya giren dörtlüden kazanan çoğu zaman Sow oluyordu. Dirk Kuyt'ın söyledikleri aslında her şeyi açıklıyor: "İdmanlar bitince biz 4 kişi sahada kalırdık. Ceza sahasına yakın bölgelerden kaleye şut atarak ekstra çalışma yapardık. Aramızda en az gol atan hepimize yemek ısmarlardı. Ama Sow'u durdurmak mümkün değildi. Attığı şutların neredeyse tamamı gol oluyordu.
O hep birinci oluyor, biz ise aramızda yarışmak zorunda kalıyorduk.
En çok karavana atanlardan biri de bendim. Dolayısıyla yemeklerin çoğunu ben ısmarladım! Bayağı zarara uğradım!"

ÇIK KONUŞSANA HOCA!
Sivasspor mağlubiyetiyle en yakın rakibiyle arasındaki puan farkı 4'e düşen Fenerbahçe'de başkan Aziz Yıldırım'ın maç sonrası söyledikleri 'hakemlere Azizsilin' anlamına geliyordu.
Ancak Ersun Yanal hakemleri hiç konuşmuyordu, hep "Sahanın içinde kalacağım" diyordu. Bu da Yıldırım'ı çılgına çeviriyordu.

Yıldırım takıma el koydu
Başkan bir gün Yanal'ı, "Futbolun içinde kalacağım, sahada kalacağım deyip duruyorsun. Hakem hataları sahanın içinde olmuyor mu? Çık konuş, eleştir. Hakkımız yeniyor, görmüyor musun!" şeklinde fırçalayınca, ikilinin arasına bir anda kara kedi girdi.
Sivas'ta penaltıyı vermeyen, Egemen'i yok yere atan Yunus Yıldırım'ı yeteneksizlikle suçlayan Aziz başkanın öfkesi bir türlü dinmek bilmiyordu.
Bu karşılaşmanın ardından takıma 'el koymaya' karar verdi.

Savaş baltalarını çıkardı!
Artık bütün antrenmanlara gidiyor, futbolculara moral yemekleri tertipliyor, herkesin sıkıntısıyla bire bir ilgileniyordu.
Başkanın en önem verdiği şeylerin başında ise futbolcu alacakları vardı. Hiçbir futbolcunun tek bir kuruş alacağı yoktu.
Takım içerisinde bunları yapan Aziz Yıldırım, saha dışında da adeta savaş halindeydi. Fenerbahçe'nin haklarını savunmak için gece-gündüz demeden mesai yapıyordu.
Takımdaki sakatlıklar teknik heyetin belini bükmüştü. Yanal'ın elinde forvet oynatabileceği bir oyuncu dahi kalmamıştı. Artık çanlar Fenerbahçe için çalıyordu...

BANA SORMA, GİT DE İSTATİSTİKLERE BAK
Fenerbahçe deplasmanda bir türlü maç kazanamamaya başladı. Sarı-lacivertlilerin aleyhine hakem hataları artmıştı.
Eskişehir mağlubiyetinin ardından Sivas'a da yenilen Fenerbahçe'de en çok konuşulan konu, "Ersun Yanal'ın takımları ligin ikinci yarılarında düşüyor" efsanesiydi.
Takımdaki sakatlıkların artması bu tezi doğrular gibiydi. Oyuncular birer birer sakatlanıyor, direnç düşüyordu. Bu konuyu o dönemde Ersun Yanal'a sordum. Cevabı tatminkardı:

O sadece Cemal Aydın'ın iddiası
"Benim hangi dönem, hangi takımım düşüşe geçmiş? Herkes bunu konuşuyor ama ortaya net bir şey koyan kimse yok.
Ankaragücü'nü çalıştırırken o dönemki başkan Cemal Aydın ortaya böyle bir iddia atmıştı.
Ama dayanaksızdı. Herkes nedense yıllardır bu iddianın peşinden gidiyor. Bu konuyu bana sormayın, gidin istatistiklere bakın. En doğrusunu her zaman istatistikler söyler."

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.

GÜNÜN DİĞER YAZARLARI

SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor