Bu strese kalp mi dayanır!
Belki de Türkiye'de yapılacak en zor mesleklerden birisidir Fenerbahçe teknik direktörlüğü.... Talibi çoktur, lakin işin başına geçtin mi ömrünü tüketir. Çelik gibi sinirlere de sahip olsan, içten içe yıpratır, yakar, kavurur! O gömleği giydin mi bir kere, milyonlarca göz sana döner. Simsiyah saçlarla gelenlerin, bembeyaz gittiklerini çok gördük!
Saha içinde kalmak imkansız
Fenerbahçe teknik direktörlüğü sadece oyuncu grubunu çalıştırmak, sahaya çıkacak 11'i belirlemek değildir. Savaşmaktır adeta. Meslek yaşamı boyunca ilk kez Fenerbahçe gibi büyük bir takımı çalıştıran Ersun Yanal, büyük ihtimalle sadece 24 tane futbolcuyla ilgileneceğini düşünüyordu.
Ama ağır bir 3 Temmuz süreci geçirmiş olan camiada, sahanın içinde kalmak neredeyse imkansızdı. Gazeteciler, taraftarlar onu her gördüklerinde, "Avrupa'ya gidebilecek miyiz?
Başkanın durumu ne olacak?" diye soruyordu.
Bu sorulara ilk başta, "Biz sahanın içinde kalacağız" yanıtını veren Yanal, ilerleyen günlerde hiçbir şeyin düşündüğü gibi olmayacağını anlayacaktı.
Medya ve taraftar baskısı, başkan Aziz Yıldırım'ın markajı, hakemler, takımın durumu derken, bir gün ansızın Ersun Yanal'ın kalbi tekledi. Stres artık dayanılmaz bir hal almıştı. Kalbi sıkıştırınca, soluğu apar topar hastanede aldı.
Doktorların ve kulübün açıklamaları durumun ciddi olmadığını söylese de anjiyo olup, stent taktıran Yanal'ın hali hiç iyi değildi.
Birkaç gün sonra Galatasaray derbisi vardı. Doktorlar kesinlikle dinlenmesini ve en az 40 gün yatak istirahatı öğütlüyordu.
Ama o, "Ölürsem sahada öleyim. Ne olursa olsun Galatasaray maçında sahada olacağım. Bir teknik direktörün sahada ölmesi kadar güzel bir şey olabilir mi?" diyerek takımının başında derbiye çıktı.
Taraftarın gönlünü fethetti
Hayatıyla kumar oynamıştı. Bu fedakarlığı ile Fenerbahçe taraftarının gönlünü fethetti. Camia artık onu her şeyiyle kabul etmişti. Bir anda hakkındaki tüm soru işaretlerini silip atmıştı.
TUNCAY ŞANLI RUHU GERİ DÖNDÜ
Caner Erkin... Hiç şüphesiz bu sezon Fenerbahçe'yi sırtında taşıyan en önemli oyuncuların başında geliyor. Yıllardır aranan, "Tuncay Şanlı ruhunu" bu kez Caner'le buldu sarı-lacivertliler. Edremit'te mahalle aralarında top oynayan çocuk, bir gün gelip Fenerbahçe'nin en önemli oyuncusu olacağını nerden bilebilirdi ki...
Caner Erkin anlatıyor:
Sol bekin üçüncü ismiydi
"Ben mahalle arasında top oynarken hep futbolcu olmayı hayal ederdim. İlkokulu bitirip ortaokula gelinceye kadar da aklımda hep futbol vardı. Ortaokul 3. sınıfta Edremit'ten İstanbul'a Fenerbahçe'nin seçmelerine geldim.
Beğendiler ama, 'Bize hazır futbolcu lazım' deyip almadılar."
Manisaspor'da Ersun Yanal'la birlikte formunun zirvesine çıkan Caner, kısa süre içinde Rusya'ya transfer oldu. Ardından Galatasaray ve Fenerbahçe...
Caner'le ilgili asıl dikkat çekici olan ise formunun zirvesine hep Ersun Yanal'la çıkması oldu. Sezon başında Hasan Ali ve Kadlec'in ardından 3. isim olarak anılıyordu.
Ancak Ersun Yanal'ın takımın başına geçmesiyle her şey değişti.
'Beksin' deyince bozuldum
Yanal'ın futbolu çok iyi bildiğini ve oyuncu psikolojisinden çok iyi anladığını söyleyen Caner, başarılı geçen sezonunu şöyle anlattı:
Ersun hocanın elinde büyüdüm desem yeridir. Futbolla ilgili her şeyi ondan öğrendim.
Kariyerimde her zaman ya sol açık ya da orta sahada oynadım. Ersun hoca geldiğinde bana, 'Seni bekte oynatacağım' dedi.
Çok bozulmuştum. Zira o bölgede kendimi gösteremeyeceğimi düşünüyordum. Ama hocam her zaman ki gibi haklı çıktı. Sol
bekte kariyerimin en iyi sezonunu geçirdim.
VOLKAN ABİ HALLEDER
Fenerbahçe'nin bu denli başarılı olmasının nedenlerinden birisi de takım içi arkadaşlık. Başta kaptanlar Volkan Demirel ve Emre olmak üzere takımın ağabeyleri bu ortamı oluşturmak için inanılmaz çaba harcadı.
Hallederiz, sorun değil çocuklar
Özellikle de Volkan Demirel... Sadece takımın oyuncusu olarak görev yapmadı. Asıl görevinin yanı sıra adeta bir terapist gibi çalıştı. Genç oyuncuların bütün sıkıntılarıyla yakından ilgilendi. Soyunma odasında yaptığı ateşli konuşmalarla hep takımını motive eden isim oldu.
Volkan'ın bir özelliği de başkan Aziz Yıldırım'ın Samandıra'daki temsilcisi olması. Yıldırım'ı telefonla arayabilen birkaç futbolcudan biri Volkan'dan başkası değil. Onun bu özelliği tesislerde bir sıkıntı olduğunda anında çözülmesini sağlıyordu.
İş yine başa düşmüştü
Takımın arka arkaya puan kaybettiği günlerde iş yine Volkan'a düşmüştü.
Bütün takım arkadaşlarını tek tek arayan tecrübeli file bekçisi, herkesi planladığı yemeğe davet etti. O toplantıda yaptığı konuşma takımın toparlamasını sağladı. Volkan anlatıyor: "Arka arkaya puan kaybediyorduk.
Takımın morali iyice bozulmuştu. Özellikle deplasman maçlarında bir türlü istediğimiz sonuçları alamıyorduk. Herkesi etrafımda topladım. Kimin ne sıkıntısı varsa açıkça söylemesini istedim.
Bizi biz yapan karakter
Sonuç olarak biz bir aileyiz. Hakem hatalarıyla ilgili problemler bütün takım arkadaşlarımın dilindeydi.
Bizim bunlara takılmamamız gerektiğini ve gerekirse hakemleri de yenmemiz gerektiğini söyledim. Orada hep birlikte şampiyonluk yemini ettik.
Takımımızın en önemli özelliği karakterli oyunculardan kurulu olması. Bu çok önemli. İyi oyunculardan kurulu olacağına, karakterli oyunculardan kurulu bir takım isterim.
Biz bu sezon elbette iyi oynadık ama daha önemlisi karakterimizi sahaya koyarak şampiyon olduk."
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.