Dikine ve striker
Maç yazılarını hazırlarken önümde beyaz bir kağıt durur ve ben ona; iki takımın pozisyonlarını, şutlarını, gol girişimlerini yazarım. İlk 23 dakika dolduğunda önümdeki kağıtta hiçbir şey yoktu. Ne pozisyona girebilmişti iki takım, ne de şu atabilmişti!
Van Persie'nin kolay pozisyonda top kayıpları ve hala hazır gözükmemesi dışında göze çarpan da bir şey yoktu. Emenike kenarda idi. 'İsmail oynar' diye beklemiştim ama maç tempo ve pratiği artsın ve de savunma dörtlüsü iyice yerleşsin diye Hasan Ali'yi kesmemişti Advocaat.
Topal ve Ozan'la çift ön liberolu, 4-2-3-1 sistemi aslında bu kadar zayıf bir takım karşısında gereksizdi ama belli ki hoca, Avrupa'da zor maçlarda deneyeceği bu sistemi görmek istiyordu.
Ama oyuncular o kadar dekonsantre idi ki Salih, 3 metre önündeki arkadaşına pas atamıyor, Alper dripling yapamıyordu.
İsviçreliler ise zaten çatlasalar bu skorun altından kalkamayacaklarını bildiği için etkisizdi. Yani maç, bildiğiniz zevksizlik abidesiydi. Pnishi, Alper'e yaptığı hareketten sarı kart görmese ilk 35 dakikada alacak not da olmayacaktı.
FAUL YAPMADAN BİTİRDİ
Hasan Ali baktı kimse bir şey yapmıyor, 38'de yaptı ortasını Van Persie de kaleyi bulmasa da iyi vurdu voleyi. Bir dakika sonra da bir kenar ortasına Tabakovic ile cevap verdi Grasshoppers... F.Bahçe o kadar rahattı ki Avrupa'da ilk kez bir maçın ilk yarısını faul yapmadan bitirdi.
Sakatlık; 52'de Salih-Aatif değişikliği getirdi. Oyunda hiçbir hareket olmayınca, bir de hiçbir şey yapmayan Robin van Persie'nin yerine Brezilyalı golcü Jose Fernandao'yu aldı. İsmail de ilk maçına kavuştu. Karşılaşmanın en iyisi Wiel'in, 10 numara oyuncusu pası önce Alper'in becerisi ile golü Fernandao'ya sonra Topal ara pası ile Stoch'a getirdi. Alper, hücum arkası daha iyiydi. Ancak o dakikaya kadar öne oynayamayan, çalım becerisi olmayan, ceza alanında çoğalamayan F.Bahçe görüntüsü vardı.
Sonuç; İyi bir striker ve dikine oynayacak iki yönlü orta saha şart.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.