Siyah-beyaz Fener
Can dostum Selçuk Yula'nın hepimizi şoke eden kaybı, ne tat ne tuz bırakmıştı. Ama bu yazı da, yazılmak zorundaydı. Melekler gibi kalbi olan arkadaşıma Allah'tan rahmet, gazetem Fotomaç'a ve ailesine başsağlığı diliyorum.
Fener siyah-beyaz gibiydi.
İlk yarı beyazdı.. 4-2-3-1 başladı, geçen senenin kopyasıydı, ama hücumdaki üçlü Kuyt, Webo ve Sow aralarında hem daha hızlı, hem de daha derin pas yapıyorlardı.
Bu sayede Kuyt iki asiste imza attı, Sow golünü yaptı, Webo da mutlaka her pozisyonun içinde oldu.
Topuz ve Alves kesici olarak kusursuz oynarken; Topal, "Bu takım böyle oynarsa, iki ön liberodan biri ben olurum" diyordu.
Ucuz atlatıldı
İlk yarıda Cristian ve Kadlec'in vasatlığı dışında, sorunsuz görünen oyunun beyaz yönünü oynayan takım, faulle yediği gole rağmen bu seneki yüksek tempo arayışı ve becerisi nedeniyle devreye 3-1 önde giriyordu.
İkinci yarı ise siyah olandı..
Takım arkaya gömüldü. Hücumda yer değiştirerek gezen üçlü de yaslandı. Sakatlanan Raul'un yerine giren Alper istekli ama pozisyon hatası yapandı.
Bu takıma çok şey vereceğini düşündüğüm Yanal ise değişikliklerde takımın oyundan düştüğünü geç görerek, gecikmeliydi.
Bu da Fener'e ikinci yarı pahalıya mal olabilirdi.
Sonuçta rakibinden iyi olan Fener turu aldı ama oyunun beyaz olanını en az 75 dakika oynaması gerektiğini öğrendi.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.