Dirilen F.Bahçe
- Dr. Gürkan Kubilay Yazıları
- 07 Ekim 2012, 23:49:39, Güncelleme: 08 Ekim 2012, 14:21:55
Ama kesin olan şu: Takım artık birden çok hücuma gitme alternatifi bulmaya başladı bu sayede. Ön alanda Kuyt ve Sow'un sürekli değişerek oynaması da rakip dengeyi bozanlardandı.
İlk olarak Holosko'yu düşünüp ama sonra fikir değiştirip sola koyduğu Uğur ve Escude'nin acısını, Gökhan gibi bir bindirme uzmanı olunca çok cekeceğini düşünmüştüm Kartal'ın. Çekti de.
Ama Sow'un mükemmel ilk golü öncesi Meireles'in 'artık tüm takımın çok iyi yaptığı presini' ve top kazancını da unutmamak gerekiyordu.
Gol sonrası tempoyu bilerek düşürdü Fenerbahçe. Beşiktaş, Veli'nin şutu ve Almeida'nın ortası ile biraz heyecanlansa da 35 sonrası yavaşça yükseltmeye başladığı tempo, Gökhan'ın Alves'vari golüne de zemin hazırlıyordu.
Boynunun borcu
2. yarıda gördüğüm yine şuydu. Takım, saha içinde çok yüksek bir hızla yer değiştirebiliyor, paslar arası süre artık daha kısalıyordu. Özgüveni çok yüksek, isteği maksimumda, yardımlaşması fazlalaşmış bir F.Bahçe vardı. Beşiktaş'ın buna karşı koyacak gücü yoktu. Veli'nin kırmızısı ise maçı iyice haksız rekabet havasına sokuyordu.
F.Bahçe'de Gökhan'ın ekstra performansı dışında sivrilen bir oyuncu sayılamıyordu. Çünkü takım olarak çok iyi oynuyorlardı.
Tek oyuncu hegomonyasından en önemli fark da buydu.
Takım, Mönchengladbach maçının havasında devam ediyor.
Dirilen takımına ve Kocaman'a inanmak da taraftarın boynunun borcu oluyordu.