Dr. Gürkan Kubilay

Dr. Gürkan Kubilay

08 Ekim 2012 | Pazartesi

Dirilen F.Bahçe

Alex konusundaki kararı doğrudur''yazmıştım Kocaman için. Kızanlar oldu.
Ama kesin olan şu: Takım artık birden çok hücuma gitme alternatifi bulmaya başladı bu sayede. Ön alanda Kuyt ve Sow'un sürekli değişerek oynaması da rakip dengeyi bozanlardandı.
İlk olarak Holosko'yu düşünüp ama sonra fikir değiştirip sola koyduğu Uğur ve Escude'nin acısını, Gökhan gibi bir bindirme uzmanı olunca çok cekeceğini düşünmüştüm Kartal'ın. Çekti de.
Ama Sow'un mükemmel ilk golü öncesi Meireles'in 'artık tüm takımın çok iyi yaptığı presini' ve top kazancını da unutmamak gerekiyordu.
Gol sonrası tempoyu bilerek düşürdü Fenerbahçe. Beşiktaş, Veli'nin şutu ve Almeida'nın ortası ile biraz heyecanlansa da 35 sonrası yavaşça yükseltmeye başladığı tempo, Gökhan'ın Alves'vari golüne de zemin hazırlıyordu.

Boynunun borcu
2. yarıda gördüğüm yine şuydu. Takım, saha içinde çok yüksek bir hızla yer değiştirebiliyor, paslar arası süre artık daha kısalıyordu. Özgüveni çok yüksek, isteği maksimumda, yardımlaşması fazlalaşmış bir F.Bahçe vardı. Beşiktaş'ın buna karşı koyacak gücü yoktu. Veli'nin kırmızısı ise maçı iyice haksız rekabet havasına sokuyordu.
F.Bahçe'de Gökhan'ın ekstra performansı dışında sivrilen bir oyuncu sayılamıyordu. Çünkü takım olarak çok iyi oynuyorlardı.
Tek oyuncu hegomonyasından en önemli fark da buydu.
Takım, Mönchengladbach maçının havasında devam ediyor.
Dirilen takımına ve Kocaman'a inanmak da taraftarın boynunun borcu oluyordu.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor