Ne giysek alev!
Türkiye, 1950 Dünya Kupası Elemeleri'nde Suriye ile karşılaşmıştı çünkü Avrupalı sayılmamış, UEFA'dan atılmıştı. Suriye'yi 7-0 yenen ancak parasızlık nedeniyle Brezilya'ya gidemeyen Türkiye, başta Eşfak Aykaç olmak üzere yaptığı etkili kulisle yeniden UEFA'ya dönmüş, 1954 Dünya Kupası'na da İspanya'yı eleyerek Avrupa temsilcisi olarak gitmişti.
Türk futbolu 65 yıl sonra, tarihinin en ağır kriziyle karşı karşıya...
Avrupa'dan birer yıl uzak kalan Fenerbahçe ve Beşiktaş bir kez daha Avrupa'dan uzaklaştırılıyor ve bu kriz sadece iki kulübün krizi değil, sadece UEFA'nın meselesi değil, kısa süre içinde içeriyi tutuşturacak bir yangının ilk alevleri aynı zamanda...
Türk futbolu kendisiyle yüzleşmek zorunda artık...
Kararlı davranılsın
Kimse, evindeki bu yangını görmezden gelemez. Yangınların söndürülmesi için yapılması gereken bellidir. Üfleyerek söndürme düşüncesi alevi daha da azdırır. Olan da bu sanki...
Şairin dediği gibi: 'Yangın kavmindeniz, ne giysek alev'.
Peki bunca karmaşada futbol nasıl başlayacak? Galatasaray'ın AB vatandaşı futbolcular yabancı sayılmasın girişimi, TFF'nin yabancıdaki 6+0+4 kararı kaosu daha da büyütüyor.
Sezona 1.5 ay var, yani yeterli süre var, yeter ki adil ve kararlı davranılsın. Ve futbolsever de sürece katkı sağlasın.
Yoksa ultrAslan'ın 'Beşiktaş, Arena'ya sadece misafir takımı olarak gelebilir' açıklaması gibi 'yöneticilik oynama' girişimleriyle toplumsal mutabakatın sağlanması hiç de kolay olmaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.