Jo kim için alındı?
Dere geçerken at değiştirilmez derler. Ara transfer de biraz öyledir, risklidir. Gelen genelde 'arıza'dır. Heybesinde eski kulübünden getirdiği sorunların kırıntıları vardır. Onu heybesinden ayırmak, kazanmanın ilk adımıdır. Yeni geleni mevcut kadroya kabul ettirmek de ikinci adım. Zordur yani. Ama bazen gereklidir. Linderoth'a Galatasaray'ın yaptığını babası yapmamıştır. Babasına da babası. Adem Baba'ya kadar gider sinsile. Ama Linderoth'un, kombine alan Torlak Osman kadar katkısı olmadı Galatasaray'a. Çoktan gitmeliydi. Nonda da öyle. İsviçre ve Fransa liglerinde gol krallığı yaşamış bir futbolcu nasıl böyle bir değişim geçirir, anlamak mümkün değil. Sezon başındaki saman alevi tarzı parlaması hariç, varlık gösteremiyordu uzun süredir. Adnan Polat'ın "5 kupa" fantezisine Nonda ile gidilemezdi. Adnan Sezgin'in "Süper bir yetenek. Onu izlemek için 30 kez Almanya'ya gittim" dediği Alpaslan'ın, sakatlıktan sonra toparlanamayan Serkan'ın, pişmesi için Serdar Eylik'in, forma şansı bulamayacağı için Aydın'ın gönderilmeleri de normal. Gelelim, gelenlere... Stopere, santrfora ve oyunu hareketlendirecek bir jokere ihtiyaç vardı. Neill güven veriyor ama henüz takımı tanımadığı için sürekli yan pasla oynuyor. Giovani Dos Santos hareketli, her an oyunu ateşleyecek, skoru değiştirecek bir tercih görüntüsünde. Ki Galatasaray'ın asıl sıkıntısı, oyun tıkandığında kilidi açacak bir çilingir eksikliğiydi. Gerçi bir tane var ama Arda da bir yere kadar... Ve Joao Alves. Elano'nun kankası olduğu için alındı. Hem Elano'yu canlandırmak, hem de forveti ayağa kaldırmak için. Elano, takım arkadaşlarının genelinin aksine dikine oynayan bir oyuncu. Ancak onu anlayacak forvet yoktu. Fenerbahçe'nin Mehmet Topuz- Gökhan Ünal ikilisi tercihi gibi, Galatasaray da Brezilyalı bir eküriyi yarattı. Sonuç olarak; Galatasaray yönetimi, biraz seçimi, biraz da 3 kulvardaki yarışı düşünerek kağıt üzerinde doğru hamleler yaptı...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.