Sükunet ve sağduyu
Galatasaray Olağan Genel Kurulu bazıları için sürpriz, bazıları için ise beklenen şekilde sona erdi. İdari olarak ibra edilmeyen yönetim kurulu, kongre süresince boş kaleye ayağına gelen topları içeri yuvarlayamayarak bir kez daha kriz yönetememe defosunu gösterdi. Bu toplantıda son gelen gollük pas; Doğan Hasol'un uzatmalardaki pasıydı. Kalede de kaleci bile yoktu, gol olsaydı maç da orada bitecekti. Hafızalarımızı biraz tazelersek sportif başarısızlıklardan ziyade Ali Sami Yen Stadı'nın veda gecesinde ciddi şekilde protesto edilen Adnan Polat bu mesajı alamamıştı, görmezden gelmişti. Ardından Türk Telekom Arena faciası ve muhtelif duruş yanlışlıkları, kaçınılmaz sonu getirdi. Aslında Polat, sessiz çoğunluk dediği kesim tarafından aklanamadı.
Çelişkilerle dolu tüzük
30 senedir olağan genel kurullara giderim, seçim genel kurullarına bile nazlı gelen insanlar salonda 8 saat sabırla oturdu. Münferiden, hiçbir organizasyon olmadan özgür iradeleriyle karar verdiler. Aslında ilk işaret başkanın açılış konuşmasında genel kurula hafif bir meydan okuyan tavrıyla gelmişti. Bu tip gergin kongrelerin nabzını iyi tutabilmek lazımdı. Kısa bir birleştirici konuşma, tansiyonu düşürebilirdi. Önemli akîl adamlar tarafından verilen mesajlar da el tersiyle itilince her şey bitti. Bundan sonra mevcut yönetimin başarı diye nitelendirdiği çelişkilerle dolu tüzük gereği neyi icap ettiriyorsa o yapılacaktır. Polat tabii ki iyi bir Galatasaraylı'dır. Hataları ve sevapları vardır. Ama krizleri iyi yönetememiştir. Galatasaray kulübü bir darboğazdan geçmektedir. Camianın içinde çokça bulunan kaliteli potansiyeli değerlendirmek zor değildir. Sükunet ve sağduyu içinde hareket edecek Galatasaray, bu durumdan kolayca çıkacaktır.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.