Gel de yanma
Kimi oynatırsan oynat, hangi taktikle oynarsan oyna, değişecek çok fazla bir şey yok. Galatasaray'ın, ruhunu, arkadaşlığı, yardımlaşmayı, daha doğrusu takım olmayı kaybetmiş bir görüntüsü vardı. Müthiş bir uyumsuzluk içindeki Servet ve Hakan Balta ikilisi, Orhan Ak ve Jedinak'a resim çektirir gibi gol attırdılar. İlk yarı boyunca Sergey ve Necati, tüm ikili mücadeleleri kazandılar. Cezası tamamlanıp nihayet ilk 11'de yer bulan Keita en istekli ve ileri dönük futbol oynayan oyuncuydu. Ayhan'ı oynatmamak adına Mehmet Topal'ı stoperden çekip orta sahaya alınca, zaten Hakan Balta'dan başka alternatif yoktu. Guiness rekorlar kitabına geçecek traji-komik Linderoth, Emre Güngör ve Gökhan Zan'ın sakatlıkları Galatasaray'ın derin ve zengin diye adlandırılan kadrosunu küçültmüştü.
Keita felce uğrattı
İkinci yarı Necati'nin direkten dönen topa vuruşu, maçın dönüm noktası oldu. Haftalardır söylemekten usandığımız Keita'nın ilk 11'de oynama avantajı ortaya çıktı ve Antalyaspor sol kanadını adeta felce uğrattı. Antalyasporlu Serge herhalde bugüne kadar kuvveti ve mücadeciliği ile Servet'i en çok zorlayan santrforlardan birisidir. 75'te yorulan Keita'nın oyundan çıkması, yerine Aydın'ın girmesi, skoru korumaya yönelik olmayıp yine hücumu düşünen takım kurgusunu ortaya koyuyordu. İlk 45 dakikadaki Galatasaray ile ikinci yarıda bambaşka bir takımmış gibi oynayan Galatasaray'a akıl sır erdirmek mümkün değil. Ancak uzunca bir aradan sonra yaptığı değişikliklerle takımını iyi yöneten teknik heyetin de hakkını vermek lazım. Böyle bir havada Antalyaspor gibi bir takımdan 2-0 mağlubiyetten maç kazanmak her babayiğit takımın harcı değildir. Galatasaray ikinci yarı gösterdiği oyunu birçok maçta da gösterebilirdi. Akılsızca kaybedilen puanlara yanmaları da gayet doğal.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.