Ayıp ve korkunç

Aykut Kocaman lafının nereye gittiğini bilmiyor, düşünmüyor. Kendisini savunmak için koskoca Kadıköy semtini tehlikeye attı. Geçen sene benzin istasyonu havaya uçuyordu. Böylesine fanatik kitleyi tahrik etmenin hiç alemi yok. Son dönemde PFDK’nın, verdiği kararlara bak. Lig TV'ye bak. İnsanda biraz utanma olur. Eğer bir bildiği varsa gitsin savcılığa, söylesin

Ligde stresli bir yarış vardı ve "Kim puan kaybedecek" derken arayı açacak puan kaybı Fenerbahçe'den geldi. Ligdeki şampiyonluk yarışı şekillendi mi?
Son günlerin moda lafı 'akil davranmak' gerekirse tamamdır. Neden tamamdır; geri kalan 4 maçta Fenerbahçe'nin 12 puan aldığını kabul edelim, Galatasaray'a 6 puan yetiyor. Geri kalan dört maçta, biri Fenerbahçe dahil olmak üzere iki yenilgi hakkı var Galatasaray'ın... Galatasaray'ın kadrosuna ve son haftaki maçlarına baktığın zaman da gene Fenerbahçe maçını hariç tutarak geri kalan üç maçından ikisini kazanabileceğini söylemek mümkün. Galatasaray'ın geri kalan dört maçından ikisini kazanması, Fenerbahçe'nin geri kalan dört maçın dördünü de kazanmasından çok daha kolay. Öyle bakmak lazım matematik olarak. Her ne kadar Fenerbahçe'nin matematik şansı varsa da matematikte bir de ihtimaller hesabı var.
BENFİCA'YI GEÇEBİLİR

Son dört maçta Fenerbahçe'nin 12 puan kazanma ihtimali mi daha fazla Galatasaray'ın 6 puan kazanma ihtimali mi daha fazla? Bitmiş gözüyle bakılabilir. Bu da bir ölçüde Avrupa Ligi'nde finali hatta şampiyonluğu hedefleyen Fenerbahçe'nin lehine de olur. Çünkü futbolcular ligdeki yarışı kafalarından çıkarıp doğrudan Benfica maçına kilitlenebilirler. Çünkü Benfica Fenerbahçe'nin geçemeyeceği bir rakip değil. Diyoruz ya 'Fenerbahçe geri kalan dört maçta 12 puan alırsa' diye, Galatasaray'ı bir tarafa bırak Galatasaray dışındaki geri kalan üç rakibinden daha fazla bir takım değil Benfica... Onun için tamamen hem Aykut'un hem futbolcuların o maça konsantre olması lazım. Pazar günkü maçta futbolcuların Gençlerbirliği maçını değil Benfica maçını kafalarında oynadıklarını ben hissettim. Çünkü birinde dört puan geridesin, ne olacağı belli olmayan bir lig var, öbür tarafta geçebileceğin bir Avrupa Ligi Yarı Final maçı var. Sen olsan hangisini düşünürsün?
HANGİSİ DAHA ÖNEMLİ?

Tabii ki Avrupa Ligi'nde final oynamak, kupayı almak daha önemli. Hatta Ali Şen de "Şampiyonluğun Avrupa için riske edilebileceğini söyledi.
Öyle olması lazım. İşte içerideki lig şampiyonluğu kim ne derse desin aradan üç sene geçince istatistik. Galatasaray 17 kere, Fenerbahçe 20 kere, Beşiktaş 15 kere... Öyle konuşuyoruz. Ama Galatasaray'ın 2000 yılındaki UEFA şampiyonluğu ve Süper Kupa şampiyonluğu, Monaco ve Kopenhag maçları unutulmaz maçlar. Hangisi önemli?
Maç sonunda Kocaman'ın açıklamaları dikkat çekiciydi. "Artık Galatasaray saha içi ve saha dışında bu farkı kapattırmaz" dedi ve Benfica maçı nedeniyle daha fazla konuşamayacağını söyledi.
Çok ayıp etti ve suç işledi bana sorarsan... Ayıp ve suç! 'Kendisini savunacağım' diye koskoca bir Kadıköy semtini tehlikeye attı. Geçen sene Saracoğlu Stadı'nda olanları herkes biliyor, herkes seyretti ve de Bağdat Caddesi'nde olanları... Kızıltoprak'taki benzinci havaya uçuyordu ramak kaldı, oradaki otomobili yaktılar. Böyle bir fanatik holigan kitlesini tahrik etmenin alemi yok. "Ben biliyorum da söylemiyorum" dünyanın en çirkin lafı... Ahlak açısından daha çirkin bir laf yok. Bir şeyi biliyorsan erkekçe söylersin ya da susarsın. 'Biliyorum ama söylemiyorum' ya bir şantajdır ya bir tahriktir. Bunların ikisi de Türk Ceza Kanunu'na göre suçtur. Sporda Şiddet Yasası'nı söylemiyorum bile... Kitleleri tahrik ve kitlelere şantaj suçtur. Kadıköy'de savcı varsa bu konuşmanın bandını istetir ve gerekli açıklamayı yapar. Türkiye'nin şu kritik günlerinde böyle bir Fenerbahçe-Galatasaray maçının zeminini hazırlamak suç... Aykut lafının nereden neredeye gittiğini bilmiyor.
Kaybedilmiş bir maçın ardından bunu söylemesi ilginçti aslında...
Tamamen kendi kendisini savunmak için ortaya atılmış bir laf bu. Ama nereye gittiğini düşünmüyor bile... Kimleri tahrik edebileceğini düşünmüyor. Yani şu PFDK'nın verdiği kararlara bak son zamanlarda... Şu Tahkim'in verdiği karalara bak. LİG TV'nin yayınlarına bak!
ADI ŞİKEYE KARIŞMADI

Fatih Terim'in önünde bir hakem 45 dakikanın 40 dakikasında dururken, bir kamera Fatih Terim'e özel çevrilmiş dururken, kaç kere gördünüz Aykut'u, maç boyunca kaç kere gördünüz Aykut'u televizyonda? Bir kere dördüncü hakemle kapıştı onu da 3 saniyede geçtiler! Orada ne oldu ne bittiğini fark edemedik. Bütün medya gücü Fenerbahçe'nin elinde, bütün federasyon kurulları, Tahkim Kurulları, PFDK'sı ve hakemleri Fenerbahçe'nin elinde buna rağmen, "Galatasaray'ı dışarıda yenmek zor" diyor. İnsanda bir utanma olur! 3 Temmuz'dan bu yana ülkede kopan şikelerin içinde adı anılmayan bir tane kulüp var; Galatasaray. Aykut'un itham ettiği kulüp o kulüp. Varsa bildiği gitsin savcılığa itham etsin. Fenerbahçe için verilmiş mahkumiyet kararı var Türkiye'de, Yargıtay'da bekliyor, Fenerbahçe için verilmiş mahkumiyet kararı var UEFA'da, Şampiyonlar Ligi'nden ihraç edildi. Fenerbahçe için yüzlerce sayfalık dosya UEFA'da hala okunuyor. Sen bütün bu ortamın içinde olacaksın ve ortamın dışında hiç bu işlere karışmadığı her şeyle sabit bir kulübü itham edeceksin! Niye? Saracoğlu'ndaki maçtan sonra ortalık yansın, yıkılsın. Bu çok ayıp, bu korkunç bir şey...
*****
CEVABI BiLE BiLE...

Aysal, Demirören'in teklifi üzerine, "Portekiz'deki maça gidebileceğini" söyledi. Bu sözler Galatasaray'da farklı karşılandı. Siz Aysal'ın Fenerbahçe'nin Avrupa maçına gitmesine nasıl bakıyorsunuz?
Ünal Aysal ve Ünal Aysal'ın muhakeme gücünden şüphe ediyorum. Aziz Yıldırım'a Galatasaray'ı aşağılamak için bir fırsat daha verdi. Aziz Yıldırım davet etmeyeceğini açıkladı, 'Kulüpler Birliği ile giderse gitsin' diyor. Muhatabın kim ona bakacaksın. Fenerbahçe'nin başına geldiği günden beri, Fenerbahçe- Galatasaray arasındaki rekabeti düşmanlığa çeviren, her hareketi ile her sözü ile Galatasaray'ı aşağılayan adama diyor ki 'Beni davet et!' Ağzının payını da alıyor; 'Etmiyorum!' diye... Cevabı bile bile... Bir Galatas a r a y Başkanı bunu nasıl yapabilir! Sana ne!.. Böyle bir ortam var, 'Davet gelirse düşünürüz' der, geçer gidersin. 'Davet gelirse düşünürüz' demek başka bir şey, 'Davet ederse giderim' deyip, 'Etmiyorum' cevabını almak başka bir şey... Yüzü kızardı mı şimdi! Bütün Galatasaraylılar'ın yüzünün kızardığını ben biliyorum. Hz. İsa olmak Galatasaray camiasında adet oldu! Sağ yanağına tokat atana, sol yanağını da çevir, onu da tokatlasın!..
KAPI KAPANMAZ

Rahmetli Özhan Canaydın bu sportmenliklerin hepsini yaptı. Aldığı cevapları biliyoruz. Aynı adam... Fenerbahçe'de başkan değişmedi ki... Ünal Aysal'ın okuması yazması da mı yok! Birazcık baksa böyle bir laf etmez. t Benfica maçları nedeniyle kupa maçlarının ertelenmesi de konuşuluyor. Siz ertelemelere nasıl bakıyorsunuz?
'Maçların ertelenmesi' diye bir şey söz konusu olmaması lazım. Biz bu tartışmaları yıllar evvel geride bıraktık. Ama Yıldırım Demirören federasyonu olunca her şey olabilir. Prensibi falan geçiniz... Maçın ertelenip ertelenmemesi Eskişehirspor'u ilgilendirir. İtiraz hakkı onların. Ben sadece ilke olarak itiraz ediyorum. Bu erteleme kapısını kapayana kadar anamız ağladı, bir daha açarsak kapanmaz. Ben Galatasaraylı Hıncal Uluç, 'Erteleme istiyor' diye Mustafa Denizli'yi kaç defa yerden yere vurduğumu biliyorum. Sonra vazgeçildi, erteleme kalktı. 'Rakipler nasıl oynuyorsa, biz de öyle oynayacağız.' Ayrıca kupa maçında Aykut Kocaman bambaşka bir takım çıkarıyor. Ne alakası var! Eskişehir ile kupa maçına çıkan takım ile Gençlerbirliği'ne çıkan takım arasında Himalayalar kadar fark var. Kalecisinden başlayarak...
*****
MEHMET TOPAL'I ÇIKAR ALPER'i KOY

Kupa maçı demişken Fenerbahçe'nin Eskişehir ile yaptığı iki maça el tartışmaları damgasını vurdu. İlk maçta Alper'in golü geçerli sayılmamıştı. İkinci maçta, Mehmet Topal'ın eline çarpıp ağlara giden gol var.
Alper'in golünün gol olduğunu, tam sayfa, kendi imzasıyla Sevgili Mehmet Arslan kardeşim Hürriyet'te yazdı. Tarafsız Türk medyası!.. Hürriyet'te iki tane baş var. Birisi hurriyet.com.tr spor servisinin başında yer alan Meriç Tunca... Hasta Fenerli... 'Hasta Fenerli' olduğunu anılarını yazdığı kendi kitabında yazdı. "Biz, haftanın programına göre pazartesi gününden yayına başlardık. Mesela Galatasaray o hafta Bursa'ya mı gidecek; Adnan Polat 'Şeftaliyi yarmaya gidiyoruz' dedi diye manşet yaparız. Böylece Bursa'da öfke, dehşet, nefret uyanır ki Galatasaray'ı öyle karşılasınlar, öyle parçalasınlar." Kendi satırları... "Bu yayını, maç gününe kadar sürdürürdük. Her hafta böyleydi işimiz" dedi. Sabah gazetesinden söz ediliyor, Türkiye'nin iki numaralı gazetesi... Şimdi Meriç, hurriyet.com.tr'nin başında ve Aziz Yıldırım'ın has adamı... Mehmet Arslan, Hürriyet Spor'un başında... Makul bir adam, üstelik olimpik kafalı bir adam, her türlü spora meraklı bir adam ve de emir kulu değil. Bu yüzden Aziz Yıldırım'ın nefretini çekiyor. Durmadan da Mehmet Arslan'ı şikayet ediyor. Mehmet Arslan da öyle zannediyorum ki 'Bakın ben de Fenerbahçeliyim' demek için kendi imzasıyla yazmış. O bir defa imza atılacak bir haber değil. Resimleri de koymuş. Öyle bir sayfa yaparsın, imza bile koymazsın.
ERMAN'A YAPTIRAMIYOR

Koyarsan da senin elinde Erman Toroğlu gibi bir dediği dedik hakem hocası var. Sözü kanun gibi... 'Erman Toroğlu, resimlerle açıkladı' dersin. Erman'a yaptıramıyor! Niye Mehmet Arslan kendi imzasıyla yazıyor. 'Ben de Fenerliyim. Sadece Meriç Fenerli değil' deme gereği hissediyor. "Bal gibi gol..." başlıklı yazısında Mehmet Arslan diyor ki: 1- Bu tarz bir pozisyonda artık elin doğal konumuna bakılıyor. 2- Alper'in kolla toplama oynamak gibi bir iradesi yok. Ayrıca Alper'in elleri de doğal konumda... İşte gerçek, 1, 2, 3, 4 diye anlatıyor. Şimdi buradaki Alper lafını kaldır, Mehmet Topal'ı yaz, bu Hürriyet'in manşeti ve tam sayfası... Ama bire bir Alper'in attığı gole de uyuyor. Bunu yazan Mehmet Arslan kardeşim, 'Bu bilgilerin ışığında Alper'in attığı da goldü' demiyor. Ondan satır yok! Mehmet Topal'ın attığı gol için "Bal gibi gol" diyor. "Hürriyet tartışılan konuya açıklık getiriyor" deniliyor ama imza Mehmet Arslan'ın!.. 'Aziz Bey bak!..' Bu sayfayı Hürriyet'e de yakıştıramadım, Mehmet Arslan'a da yakıştıramadım. Bu sayfa hurriyet.com.tr'de Meriç Tunca imzalı olurdu, hiç itirazım yok.
İki pozisyon için bir saptama yapmanız gerekse siz ne derdiniz?
Ya ikisi de gol ya ikisi de gol değil. İkisi de Fenerbahçe-Eskişehir maçı üstelik...
Röportaj: Bülent CAN

DİĞER HABERLER

X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.