Ligde stresli bir yarış vardı ve "Kim puan kaybedecek" derken arayı açacak puan kaybı Fenerbahçe'den geldi. Ligdeki şampiyonluk yarışı şekillendi mi? Son günlerin moda lafı 'akil davranmak' gerekirse tamamdır. Neden tamamdır; geri kalan 4 maçta Fenerbahçe'nin 12 puan aldığını kabul edelim, Galatasaray'a 6 puan yetiyor. Geri kalan dört maçta, biri Fenerbahçe dahil olmak üzere iki yenilgi hakkı var Galatasaray'ın... Galatasaray'ın kadrosuna ve son haftaki maçlarına baktığın zaman da gene Fenerbahçe maçını hariç tutarak geri kalan üç maçından ikisini kazanabileceğini söylemek mümkün. Galatasaray'ın geri kalan dört maçından ikisini kazanması, Fenerbahçe'nin geri kalan dört maçın dördünü de kazanmasından çok daha kolay. Öyle bakmak lazım matematik olarak. Her ne kadar Fenerbahçe'nin matematik şansı varsa da matematikte bir de ihtimaller hesabı var.
BENFİCA'YI GEÇEBİLİR
Son dört maçta Fenerbahçe'nin 12 puan kazanma ihtimali mi daha fazla Galatasaray'ın 6 puan kazanma ihtimali mi daha fazla? Bitmiş gözüyle bakılabilir. Bu da bir ölçüde Avrupa Ligi'nde finali hatta şampiyonluğu hedefleyen Fenerbahçe'nin lehine de olur. Çünkü futbolcular ligdeki yarışı kafalarından çıkarıp doğrudan Benfica maçına kilitlenebilirler. Çünkü Benfica Fenerbahçe'nin geçemeyeceği bir rakip değil. Diyoruz ya 'Fenerbahçe geri kalan dört maçta 12 puan alırsa' diye, Galatasaray'ı bir tarafa bırak Galatasaray dışındaki geri kalan üç rakibinden daha fazla bir takım değil Benfica... Onun için tamamen hem Aykut'un hem futbolcuların o maça konsantre olması lazım. Pazar günkü maçta futbolcuların Gençlerbirliği maçını değil Benfica maçını kafalarında oynadıklarını ben hissettim. Çünkü birinde dört puan geridesin, ne olacağı belli olmayan bir lig var, öbür tarafta geçebileceğin bir Avrupa Ligi Yarı Final maçı var. Sen olsan hangisini düşünürsün?
HANGİSİ DAHA ÖNEMLİ?
Tabii ki Avrupa Ligi'nde final oynamak, kupayı almak daha önemli. Hatta Ali Şen de "Şampiyonluğun Avrupa için riske edilebileceğini söyledi.
Öyle olması lazım. İşte içerideki lig şampiyonluğu kim ne derse desin aradan üç sene geçince istatistik. Galatasaray 17 kere, Fenerbahçe 20 kere, Beşiktaş 15 kere... Öyle konuşuyoruz. Ama Galatasaray'ın 2000 yılındaki UEFA şampiyonluğu ve Süper Kupa şampiyonluğu, Monaco ve Kopenhag maçları unutulmaz maçlar. Hangisi önemli?
Maç sonunda Kocaman'ın açıklamaları dikkat çekiciydi. "Artık Galatasaray saha içi ve saha dışında bu farkı kapattırmaz" dedi ve Benfica maçı nedeniyle daha fazla konuşamayacağını söyledi.
Kaybedilmiş bir maçın ardından bunu söylemesi ilginçti aslında...
ADI ŞİKEYE KARIŞMADI
Fatih Terim'in önünde bir hakem 45 dakikanın 40 dakikasında dururken, bir kamera Fatih Terim'e özel çevrilmiş dururken, kaç kere gördünüz Aykut'u, maç boyunca kaç kere gördünüz Aykut'u televizyonda? Bir kere dördüncü hakemle kapıştı onu da 3 saniyede geçtiler! Orada ne oldu ne bittiğini fark edemedik. Bütün medya gücü Fenerbahçe'nin elinde, bütün federasyon kurulları, Tahkim Kurulları, PFDK'sı ve hakemleri Fenerbahçe'nin elinde buna rağmen, "Galatasaray'ı dışarıda yenmek zor" diyor. İnsanda bir utanma olur! 3 Temmuz'dan bu yana ülkede kopan şikelerin içinde adı anılmayan bir tane kulüp var; Galatasaray. Aykut'un itham ettiği kulüp o kulüp. Varsa bildiği gitsin savcılığa itham etsin. Fenerbahçe için verilmiş mahkumiyet kararı var Türkiye'de, Yargıtay'da bekliyor, Fenerbahçe için verilmiş mahkumiyet kararı var UEFA'da, Şampiyonlar Ligi'nden ihraç edildi. Fenerbahçe için yüzlerce sayfalık dosya UEFA'da hala okunuyor. Sen bütün bu ortamın içinde olacaksın ve ortamın dışında hiç bu işlere karışmadığı her şeyle sabit bir kulübü itham edeceksin! Niye? Saracoğlu'ndaki maçtan sonra ortalık yansın, yıkılsın. Bu çok ayıp, bu korkunç bir şey...
*****
CEVABI BiLE BiLE...
Aysal, Demirören'in teklifi üzerine, "Portekiz'deki maça gidebileceğini" söyledi. Bu sözler Galatasaray'da farklı karşılandı. Siz Aysal'ın Fenerbahçe'nin Avrupa maçına gitmesine nasıl bakıyorsunuz?
Ünal Aysal ve Ünal Aysal'ın muhakeme gücünden şüphe ediyorum. Aziz Yıldırım'a Galatasaray'ı aşağılamak için bir fırsat daha verdi. Aziz Yıldırım davet etmeyeceğini açıkladı, 'Kulüpler Birliği ile giderse gitsin' diyor. Muhatabın kim ona bakacaksın. Fenerbahçe'nin başına geldiği günden beri, Fenerbahçe- Galatasaray arasındaki rekabeti düşmanlığa çeviren, her hareketi ile her sözü ile Galatasaray'ı aşağılayan adama diyor ki 'Beni davet et!' Ağzının payını da alıyor; 'Etmiyorum!' diye... Cevabı bile bile... Bir Galatas a r a y Başkanı bunu nasıl yapabilir! Sana ne!.. Böyle bir ortam var, 'Davet gelirse düşünürüz' der, geçer gidersin. 'Davet gelirse düşünürüz' demek başka bir şey, 'Davet ederse giderim' deyip, 'Etmiyorum' cevabını almak başka bir şey... Yüzü kızardı mı şimdi! Bütün Galatasaraylılar'ın yüzünün kızardığını ben biliyorum. Hz. İsa olmak Galatasaray camiasında adet oldu! Sağ yanağına tokat atana, sol yanağını da çevir, onu da tokatlasın!..
KAPI KAPANMAZ
Rahmetli Özhan Canaydın bu sportmenliklerin hepsini yaptı. Aldığı cevapları biliyoruz. Aynı adam... Fenerbahçe'de başkan değişmedi ki... Ünal Aysal'ın okuması yazması da mı yok! Birazcık baksa böyle bir laf etmez. t Benfica maçları nedeniyle kupa maçlarının ertelenmesi de konuşuluyor. Siz ertelemelere nasıl bakıyorsunuz?
*****
MEHMET TOPAL'I ÇIKAR ALPER'i KOY
Kupa maçı demişken Fenerbahçe'nin Eskişehir ile yaptığı iki maça el tartışmaları damgasını vurdu. İlk maçta Alper'in golü geçerli sayılmamıştı. İkinci maçta, Mehmet Topal'ın eline çarpıp ağlara giden gol var.
ERMAN'A YAPTIRAMIYOR
Koyarsan da senin elinde Erman Toroğlu gibi bir dediği dedik hakem hocası var. Sözü kanun gibi... 'Erman Toroğlu, resimlerle açıkladı' dersin. Erman'a yaptıramıyor! Niye Mehmet Arslan kendi imzasıyla yazıyor. 'Ben de Fenerliyim. Sadece Meriç Fenerli değil' deme gereği hissediyor. "Bal gibi gol..." başlıklı yazısında Mehmet Arslan diyor ki: 1- Bu tarz bir pozisyonda artık elin doğal konumuna bakılıyor. 2- Alper'in kolla toplama oynamak gibi bir iradesi yok. Ayrıca Alper'in elleri de doğal konumda... İşte gerçek, 1, 2, 3, 4 diye anlatıyor. Şimdi buradaki Alper lafını kaldır, Mehmet Topal'ı yaz, bu Hürriyet'in manşeti ve tam sayfası... Ama bire bir Alper'in attığı gole de uyuyor. Bunu yazan Mehmet Arslan kardeşim, 'Bu bilgilerin ışığında Alper'in attığı da goldü' demiyor. Ondan satır yok! Mehmet Topal'ın attığı gol için "Bal gibi gol" diyor. "Hürriyet tartışılan konuya açıklık getiriyor" deniliyor ama imza Mehmet Arslan'ın!.. 'Aziz Bey bak!..' Bu sayfayı Hürriyet'e de yakıştıramadım, Mehmet Arslan'a da yakıştıramadım. Bu sayfa hurriyet.com.tr'de Meriç Tunca imzalı olurdu, hiç itirazım yok.
İki pozisyon için bir saptama yapmanız gerekse siz ne derdiniz?
Röportaj: Bülent CAN