Eyof Olimpiyat provasıdır
Türkiye tam bir hafta sonra Erzurum'da, spor tarihinin en önemli organizasyonlarından birine daha, 13.
Avrupa Gençlik Olimpik Kış Festivali'ne tanıklık edecek.
Plaka kodu ile eş rakamlı ve yüksek rakımlı bir organizasyon düzenleyerek, 2011'de 25. Dünya Üniversiteler Kış Oyunları ile rüştünü ispat eden Erzurum, yine beyaz heyecana hazırlanıyor. Öncelikle, ilkini 2011 yılında Trabzon'da yaz oyunları olarak düzenlediğimiz EYOF organizasyonları, "Bir olimpiyat mıdır, değil midir?" diye süre gelen kafa karışıklığına, EYOF'un offical sitesinde yer alan tanımıyla açıklık getirelim:
"Yaz ve Kış Avrupa Gençlik Olimpik Festivali, 14-18 yaşları arasındaki genç sporcular için en üst düzey olan etkinliği temsil etmektedir. Bu etkinlikler her iki senede bir, Association of European Olympic Committees (EOC) girişimleriyle oluşturulmaktadır.
Avrupa, gençler için böyle önemli bir etkinlik kurarak, diğer kıtalardaki gelenekleri sürdürmeye devam etmiştir.
(Asya ve Panama oyunları gibi) Yaz ve kış oyunlarının ikisi de böyle prestijli bir etkinlik olmanın gururunu taşımaktadır.
Bunun sebebi ise her ikisinde de açılış ve kapanış seramonilerinin olması, tüm festival sürecinde olimpiyat meşalesinin yanması, sporcu ve hakemlerin ant içmeleri, kazanan en iyi sporcuların ulusal marşlarının çalınası ve madalya kazanan ülke bayraklarının göndere çekilmesi gibi önemli etmenlerdir. Yaz oyunları için yaklaşık 2500, kış oyunları içinse 1300 civarı sporcu katılırken, önemli temsilci ve politikacılar da bu organizasyonların düzenli konukları haline gelmektedir." Resmi adı "EYOF (Europan Olimpik Youth Festival/Avrupa Olimpik Gençlik Festivali)" olan bu spor organizasyonu, bir olimpiyat değildir ancak EOC'nin (Avrupa Olimpiyat Komitesi) uhdesinde olması, olimpiyat bayrağının düzenlendiği kente çekilmesi, festival süresince olimpiyat meşalesinin yanması vb. olimpiyata ait bir çok özelliği barındırdığı için kısaca 'Gençlik Olimpiyat'ı olarak da adlandırılıyor.
Bu etkinlik, olimpiyatlara katılabilecek potansiyeli olan genç sporcuların kendilerini denedikleri bir olimpiyat provası, önemli bir spor arenasıdır. 1991'den beri, ilk defa EYOF "Gençlik Olimpiyatları"nda boy gösterdikten sonra, olimpiyat oyunlarında yarışan ve hatta madalya kürsüsüne çıkan sporcular oldukça fazladır.
Bu tür etkinliklere katılım sayısı, aynı zamanda olimpiyatlar için de bir referans niteliğindedir. EYOF Yaz ve kış Olimpik Oyunları, dünya yaz ve kış olimpiyatlarının bir provası şeklinde geçer; bir sporcu buradaki performansıyla, olimpiyatlar için fotoğrafını çeker, kendini test eder.
40 ülkeden 330 kız 502 erkek olmak üzere toplam 832 sporcunun 9 olimpik branşta yarışacağı Erzurum EYOF 2017'ye 24 kız, 45 erkek olmak üzere 69 sporcu ile katılıyoruz. Bundan birkaç yıl öncesine kadar kış sporlarında yarıştıracak sporcu bulamayan ülkemiz adına bu sayı oldukça önemsenmesi gereken bir rakamdır. 2014 yılında Soçi'de gerçekleştirilen Dünya Kış Olimpiyatları'na sadece 6 sporcu ile katılma başarısı gösterdiğimizi hatırlayacak olursak, EYOF Erzurum 2017'de yarışacak 69 sporcunun değeri daha iyi anlaşılır.
Kış sporlarında, bırakalım başarıyı sadece katılım sağlayabilmek için bile güçlü bir alt yapı ve ciddi bir tesisleşmeye ihtiyaç olduğunu biliyoruz. Erzurum 2011 Universiade için yapılan tesisler ve yatırımlar, ancak semeresini vermeye başladı; orada yaptığımız muazzam tesislerin referansı ile 13.Avrupa Olimpik Kış Oyunları'nı Erzurum'a alabildik. Buz hokeyi takımımız dünya sıralamasında tarihinde ilk defa bir üst kategoride oynama şansı elde etti ve üçüncü ligden, ikinci lige yükseldi.
Körlingcilerimiz tarihimizde ilk defa madalya kazandı.
Bundan sonra, Türkiye'nin adını kış sporlarında da sık sık duymaya başlayacağımızın göstergesidir bunlar... Kayakla atlamada, slalomda, hız pateninde, buz pateninde, biatlonda gençlerimiz geliyor. 2018 yılında Kore'de yapılacak olimpiyatlarda, ciddi bir katılıma ve ardından da madalya için yarışacak sporcularımızı görmeye şimdiden hazırlanalım.
FUTBOLCUYUM TARAFIM VAR FİKRİM VAR, ÖZGÜRÜM
Ülkemiz, tarihinin en önemli referandumlarından birini, hatta ve hatta en önemlisini Nisan ayında yapmaya hazırlanıyor.
Milletimiz, ülke yönetimi ile alakalı "Evet" ya da "Hayır" diyerek geleceği konusunda çok çok önemli bir karar verecek.
Her iki tercihin savunucuları, henüz meydanlara çıkmasalar bile sosyal medya ve diğer iletişim kanallarını kullanarak propaganda faaliyetlerini tam gaz sürdürüyorlar.
Spor camiası da, ülkemizin geleceğini belirleyecek bu hayati karar karşısında duyarsız kalmayarak sırayla görüş bildirmekte... Camiada, referanduma karşı ilgi büyük ve birçok kişi demokratik hakkını kullanarak, ülkesinin geleceği için inandığı görüşünü açıklamakta...
Benimse bu konuda çıkan sesler arasında en önemsediğim, Arda Turan'ın çağrısı oldu. Bir dünya yıldızının ülkesinin yarınlarına ait tercihini son derece samimi duygularıyla yüksek sesle ifade etmesi, üstelik de neredeyse bütün dünyanın karşı olduğu bir taraftan seslenmesi, her memlekette son derece önemlidir çünkü... "Futbolcuyum tarafım var, fikrim var özgürüm" diyerek 'evet' tarafında yer alan bir sporcumuza, demokratik hakkını kullanıp özgürce fikir beyan ettiği için bu denli bir saldırı ne ile açıklanır biz bilemedik ama Arda cevabını edebi ve adabıyla şöyle verdi:
"Yeni anayasa referandumu ile ilgili, kimseyi kırmadan, birey olma hakkımı kullanarak, hür irademle fikrimi belirttim.
Demokrasinin temel ve gerekli şartlarından biridir; fikrini ifade etmek. İşin teknik tarafı siyasi bir tartışmadır; ben bu ülkenin bir vatandaşı olarak, sadece görüşümü belirttim.
Ben, defalarca bayrağımızı, milyarların gözü önünde, Avrupa'nın ve dünyanın en büyük stadyumlarında sırtımda gururla taşıdım. Hiçbir şeyi illa insanlar beni sevsin diye yapmadım. Ama ben hep çok sevdim; ülkemi, bayrağımı, takımımı, insanları, hayatı. Hayatım boyunca devletin herhangi bir kurumundan veya kişisinden ne tek bir şey istedim, ne de kendime menfaat sağladım. Benim vicdanım rahat, özgür ve hürdür. İnandığım doğruları her zaman söyledim, söylemeye de devam edeceğim.
Ben bu ülkenin her bireyini; annem gibi, babam gibi, kardeşim gibi sevdim, sevmeye de devam edeceğim.
Her eleştiriye tahammülüm var ama vatan sevgime, bayrağıma olan aşkıma yapılan hakarete tahammülüm yok.
Bu hayat bana; benim gibi olmayanlarla, benim gibi düşünmeyenlerle birlikte barış içinde yaşamayı öğretti. Hepsinin başımın üzerinde yeri var. Bu ülke benim sevdam.
Tekrar hatırlatmak istedim.
Sevgiyle, saygıyla ve de mutlulukla..." Bir dünya yıldızı olarak her türlü itibara, konfora sahipken bir anda işlerin ters gidebileceği ve okların ona yönelebileceğini bilerek tercihini açıklaması, ülkesini bütün bunların üstünde tutarak "Ben de varım" demesi gerçekten her türlü övgüye layıktır.
Çağrını aldık Arda kaptan...
Biz de varız!
Biz de seni kardeşimiz gibi seviyoruz ve sevmeye de devam edeceğiz.
Lejyoner mi? Hadi canım... Baştan aşağı bir vatanseverliktir bunun adı...
DENİZ, KUM, GÜNEŞ KADAR KAR DA KIYMETLİ
Türkiye'nin dört bir tarafı beyaz örtünün altında... Kimileri, bu durumdan muzdaripken kimileri de doyasıya tadını çıkarıyor. Kuzeyden güneye, doğudan batıya ülkemizin kış turizm merkezleri tıklım tıklım dolu... Fiyatların yüksekliğinden, pahalılıktan her ne kadar söz etsek de elimizden ve cebimizden geldiği kadar kar keyfimizden ödün vermiyoruz. Türkiye'de yaz ve kış turizmine insanlar bütçelerinin belirli bir bölümünü ayırmaya başladı. Daha önce de dikkat çektiğimiz üzere, turizm açısından ülkemizdeki kış sezonu, yaz sezonuna nazaran çok daha kısa ömürlü...Bu durum turizm merkezlerinde, hem aşırı yığılmalara ve hem de fiyatların yükselmesine sebep olmakta...
Dünyanın her yerinde aileler, tatillerini çocuklarının eğitim takvimlerine göre planlar; okulların tatil olduğu dönemlerde hep birlikte aile tatilleri yapılır. Bu durum ülkemizde de böyle artık...Ancak, kısa kış tatili arasında kayak merkezleri dolup taşıyor ve ihtiyaca cevap veremiyor.
Her şeyin ekonomi ile hesaplandığı günümüzde, ülke olarak kış turizminden maksimum faydayı elde edebilmek için okulların kış tatili süresini uzatmanın yollarını aramalıyız.
Bu durumun içinden, ülkemizin her bölgesinin kış tatilini ayrı zamanlarda yapmakla mı, uzun yaz tatilinden bir miktar çalarak mı, ya da kış tatiline ekleyerek mi çıkılır bilemem ama Milli Eğitim Bakanlığı ile Turizm Bakanlığı bu konuyu isterlerse birlikte çözebilirler diye düşünüyorum. Kardan da kâr etmenin bir yolu bulunmalı... Deniz, kum, güneş kadar kıymetlidir kar...
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.