Bordo Mavi’ye iki özür borcumuz var
Pazar günkü yazım nedeniyle Trabzonspor eski Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu ve CEO'su Gürdal'dan özür dilerim
15 Temmuz gecesi milletimiz büyük bir destan yazıp, FETÖ belasına karşı ikinci bir Kurtuluş Savaşı'nın benzerini sergileyerek, milli birlik ve beraberliğini tüm dünyaya gösterdi.
Ancak anlaşılıyor ki; tortuları, kalıntıları daha uzun zaman başımızı ağrıtmaya devam edecek...
Sporla iştigal eden bir şahıs olarak, bizim de yazılarımız spor ve onunla ilgili olması gerekirken, bu olağanüstü sürecin ve ülkece yaşadığımız travmanın duygusal etkisiyle ister istemez üç haftadır bu çerçevenin dışına çıkıp, FETÖ ile ilgili de kalem oynatıyoruz.
Geçtiğimiz günlerde bir arkadaşım aradı. Oğlunun hanımı, öğrencilik yıllarında FETÖ'nün yurtlarında kalmış ancak daha sonra onlarla her türlü irtibatını kesmesine rağmen, gelinen noktada bu doktor gelin açığa alınmış.
Hacıosmanoğlu incindi
Sayın Başbakanımız da geçen hafta açıkladı: "Cadı avına çıkmayacağız. Kesinlikle, kurunun yanında yaş da yanmayacak..." Hepimizin, bu süreçte çok dikkatli olması, "Kaş yapalım derken göz çıkarmaması" gerekli… Belki bu örgüte hıncımız çok fazla ama yüzde yüz emin olmadığımız hiçbir zanı, bu çok tehlikeli örgüt ile ilintilediğimizde, geri dönülmez vahim hatalar ve geride rencide edilmiş insanlar bırakabiliriz.
Şimdi hafta ortası bütün bunları niye yazdığıma gelince…Geçtiğimiz pazar günkü yazımızda, Trabzonspor'un eski CEO'su Burak Gürdal ile geçmişteki bazı kulislerden hafızama takılı kalanları paylaşmıştım bu köşede… Burak Gürdal, kendisinin FETÖ örgütü ile birlikte anılmasından büyük rahatsızlık duyarak, hiçbir zaman ne FETÖ'cü olduğunu, ne de onlarla herhangi bir zamanda bir araya gelmesinin mümkün olmadığını açıkladı. Gerçekten bir kulis bilgisinden yola çıkarak böylesine tehlikeli bir örgütle kimseyi ilintilememek gerekiyordu. Şu anda PKK'dan bile tehlikeli bir örgütle insanları anarken çok daha fazla dikkat etmek gerekiyordu...
Hatayı düzeltmenin bir erdem olduğuna inanarak ve kendi gözünle görmediğin hiçbir şeyi birine yüklemenin günahını da düşünerek, Burak Gürdal'dan en içten şekilde özür diliyorum.
Üstelik PARALEL ÖLÇER diye bir aygıtımız henüz keşfedilmemişken, sırf fısıltılar üzerinden bir kişiyi zan altında bırakmak, kabul ediyorum ki hataydı.
Devletin birimleri bu sorumluluğu canla, başla yerine getirmeye çalışırken, biz kendi alanımızın dışına çıkmamalıydık.
Trabzonspor'da aynı dönemin Kulüp Başkanı olan İbrahim Hacıosmanoğlu da yazdıklarımızdan dolayı çok incindiğini ve üzüldüğünü arayıp dile getirince, bir yazıyla konuya açıklık getirmek gerektiğine inandım.
FETÖ ile mücadele ettim
Her ne kadar, o yazıda sayın Hacıosmanoğlu'nu itham eden herhangi bir şey yoktu ama kendi dönemi olması dolayısı ile sorumluluğun kendisinde olduğunu ve böyle bir ithamı kabul edemeyeceğini büyük bir hassasiyetle tekrarladı.
Başkan Hacıosmanoğlu, Trabzonspor başkanı olduğu seçimleri, FETÖ'nün her türlü müdahalesi ve engeli ile savaşarak kazandığını; ömrünün, bu hain yapıyla mücadele ile geçtiğini anlattı telefonda… Kendimi onun yerine koyduğumda, kendilerine istemeden de olsa bir haksızlık yaptığıma kanaat getirdim.
Sayın Hacıosmanoğlu'ndan da maksadını aşan ifadelerim için özür diliyorum.
Hiç tarzım olmayan bir şekilde bir anlık gaflete düşmenin özrü ve nacizane, hani olur ya aynı hataya başka arkadaşların da düşmemesi içindir bu yazı… Hatasız kul olmuyor işte…
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.