Turgay Demir

Turgay Demir

02 Eylül 2014 | Salı

Yemeğe SoSa hazır!

Yeni Beşiktaş çok farklı… Büyük çoğunluk kamp dönemini yaşamadığı için Slaven Biliç'in iki sezondur bu sistem üzerinde çalıştığının farkında değiller. O nedenle anlamakta ve anlatmakta zorluk yaşıyorlar.
Beşiktaş'ın yeni sisteminin birkaç altın kuralı var.
Her şeyden önce tempo istiyor Biliç… Pedro ile Demba Ba arasındaki mesafenin 25-30 metre civarında kalması sistemin temel taşı. 25 metrekarelik bir blok düşünün ve kaleci dışındaki tüm oyuncuları bu bloğun içine yerleştirin. Önemli nokta bu blok tek bir oyuncu gibi hareket ediyor. Yani Demba Ba on metre öne çıkınca en arkadaki Franco da çıkıyor. Bir başka önemli nokta ise bu 25 metrekarelik alan içinde kademe kaymaları makine düzeninde yapılıyor.
Sistemin sağlıklı işlemesi için kanatlardaki hücumcuların geri, savunmacıların ise bıkmak, usanmak bilmeden ileri çıkmaları şart. Ancak bu geri gelişler ve ileri çıkışlar da belli bir düzen içinde ve kesinlikle kademeli olarak yapılıyor.
Feyenoord'la oynanan iki maçta, Fenerbahçe, Chelsea ve Arsenal maçlarında sistem yüzde 80 işledi. Mersin maçı için aynı şeyi söylemek zor çünkü o sahada hiçbir sistem işlemezdi.
Dolayısıyla yeni Beşiktaş evvel Allah yenilmez armada olmaya aday. Rakip kim olursa olsun mevcut sistemde Beşiktaş kolay pozisyon vermez ve artık Sosa'nın da katılmasıyla bol pozisyon bulur.
Önce Dany diye ısrar eden Biliç'in daha sonra Sosa'ya dönüşünün bir sebebi var.
Transferin son günündi Ruiz mi, Sosa mı sorusana "Sosa" cevabı vermesinin de bir sebebi var. Sosa hem güçlü, hem de teknik bir oyuncu.
Kanat oynama özelliği de var. Dolayısıyla Beşiktaş lezzetli yemeğe iyi de bir SOSa bulmuş durumda.

Genişlemedi, genleşti!
Muhabbetleri dinliyorum herkesin dilinde aynı terane; Beşiktaş'ın bu sezon geniş bir kadrosu var!
Peki geçen sezon dar mıydı!
Onlara göre darmış! Yalan, külliyen yalan… Beşiktaş kadrosu geçen sezon ne kadar genişse bu sezon da o kadar geniş. Peki milleti kadro genişledi düşüncesine ileten fark ne? Fark şu, kadro genişlemedi, genleşti… Geçen sezon yedek kulübesini yok sayan ve mecbur kalmadıkça kafasındaki on biri asla değiştirmeyen Biliç bu sezon elindeki tüm oyuncuları kullanıyor, hazır tutuyor.
Velhasılkelam, kadro genişlemedi, genleşti!

Kerim, Pektemek!
Biliç'in değiştiğinin en net kanıtı Kerim ve Pektemek'in formları… Geçen sezon "Ağzımızla kuş tutsak kadroya giremeyiz" umutsuzluğuna düşen bu iki yıldız, artık o sendromdan kurtuldular.
Bunun sebebi Biliç'in bakış açısını değiştirmesi ya da ipleri tam olarak ele alması olabilir.
Hangisi olursa olsun, üç kulvarda, yüksek tempo gerektiren bir tempoyla oynayan Beşiktaş'ın on bir değil 24 oyuncuya ihtiyacı vardı.
Biliç'in bunu sezon başında, hatta kamp döneminde keşfedip ilk günden "Hazırım" diyen herkese kapıyı açmış olması Beşiktaş'ın en büyük kazanımıdır.

Ne Fener, ne G.Saray!
Şimdi gelelim yeni sistemin neler getirebileceğine… Belki biraz iddialı olacak ama Beşiktaş bu sistemi, aynı disiplinle uyguladığı maçları kolay kolay kaybetmez. Lig, Kupa ve Avrupa için de geçerlidir bu söylediği.
Oyunu her şekilde kontrolde tutan, yorulduğu anda rakibine "Top sende olsa bile sana pozisyon vermem" dercesine meydan okuyarak oyunu sıkıştıran bu Beşiktaş, mevcut durumdaki Galatasaray'ı da, Fenerbahçe'yi de geride bırakır.
Süleyman Seba sezonunda Beşiktaş'ın şampiyonluk yolundaki en büyük rakibi, Halil hocanın Trabzon'udur. En azından benim öngörün böyle…

Melo ve Volkan…
Başlık sadece iki isimden oluşuyor ama hepsi bu kadar değil… Emre ve Caner de aynı kategoriye rahatlıkla girebilecek yapıdalar.
Saydığım isimler F.Bahçe-
G.Saray ezeli rekabetini, ezeli rezalete çevirmek için her yolu deniyorlar.
İşin kötü tarafı, kulüpçülük adına yöneticileri ve taraftarları da bu isimleri savunmaktan geri durmuyorlar.
O nedenle büyük derbinin geleceği karanlıktır… Bu kafayla dünya derbisi olmak şöyle dursun değil İstanbul derbisi bile olamaz.
Benden söylemesi.

Tahkim ceza arttırırmış!
Yıllarca Tahkim Kurulu'nu cezaları indiren bir kurum olarak tanıdılar ve nattılar! Biz dilimiz döndüğünce anlattık; "Tahkim'in ceza arttırma yetkisi de vardır ama TFF Hukuk Kurulu'nun başvurusuyla devreye girer!" Anlayan anladı, anlamayan yanlış söylemlerine devam etti. Süper Kupa sonrası PFDK'nın verdiği cezalara Hukuk Kurulu itiraz edince artık herkes Tahkim'in cezaları arttırma yetkisinin de olduğunu öğrenmiş oldu. Ne diyelim teşekkürler hukuk kurulu!

Ya patlarsa!
UEFA nasıl bir kurumdur anlamış değilim. Shakhtar Donetsk'in tesislerine bomba düşmüş UEFA, Ukrayna'yı Rusya'ya kaptırmama siyaseti uygulayanların emirleriyle bu şehirde maçlara izin veriyor.
Bu bağlamda insan hayatı bile hiçe sayılıyor.
Aynı şey Milli Takımlar için de geçerli… İzlanda'da bir yanardağ patlamış ve alev alev yanıyor. Yarın ne hale gelir, dört bir yanı kül bulutları mı kaplar bilen yok. Ve UEFA bu şartlarda bizim Milli Takım'a "Gelin maçınızı oynayın!" diyor… Bu olay gösteriyor ki UEFA artık bir spor değil siyaset kurumudur.
Net!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA
Anasayfa Anasayfa Beşiktaş Beşiktaş Fenerbahçe Fenerbahçe Galatasaray Galatasaray Trabzonspor Trabzonspor