Hoş geldin bebek!
Hoş geldin bebek...
Futbol izleme sırası sende...
Senin yolunu gözlüyor; pitbull, kangal falan, su savaşı, tükürük yarışı filan.
Hoş geldin bebek...
Futbol izleme sırası sende...
Senin yolunu gözlüyor; Meireles'in sıvısı, Melo'nun tükürüğü, Volkan'ın pençeleri falan, Sabri'nin el ensesi filan.
Hoş geldin bebek...
Futbol izleme sırası sende...
Senin yolunu gözlüyor; sahaya yansımayan şike, cana yansıyan şiddet, ceza alan erkekler falan, yalnızca kadınlara oynanan maçlar filan.
Hoş geldin bebek...
Futbol izleme sırası sende...
Senin yolunu gözlüyor; midesini muzla tedavi eden taraftar, tribünlere emir veren başkan, teşekkür bekleyen federasyon falan, ofsaytı görmeyen yardımcılar filan...
Hoş geldin bebek...
Futbol izleme sırası sende...
Senin yolunu gözlüyor; yere yatan futbolcular, zaman çalan kaleciler, göz yuman hakemler falan, haksız rekabet filan.
Hoş geldin bebek...
Futbol izleme sırası sende...
Yolunu gözlüyor, tribün kavgası, hakem hatası, polis jopu, biber gazı falan, gözü dönmüş fanatik, çıldırmış holigan filan.
Kayseri-Beşiktaş mücadelesini izlerken, Livaneli'nin ünlü türküsü aklıma düştü ve yüreğimden bunları yazmak geldi. Çünkü son yılları hatırlayıp geri dönüp baktığımda hafızama hiç iyi bir şey kazınmadığını anladım. Şimdi soracaksınız; futbol nerede? İnek içti, dağa kaçtı, dağı sorarsanız haksızlıklar karşısında yandı, bitti, kül oldu.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.